Saddam (Vurucu, dövücü) öncesi Irak'ı, Hafız Esed (Koruyucu aslan, bizim bildiğimiz Kur'ân-ı kerîm hafızı değil) öncesi Suriye'yi ziyaret etmişliğim vardır. Birisi Sünni azınlıkla Şiî çoğunluğu (%40 Sünnî, %60 Şiî), diğeri Nusayri azınlıkla, Sünnî çoğunluğu (%10 Nusayrî, %90 Sünnî) yönetmek iddiasında Baas'çı, yani Dirilişçi nasyonal-sosyalist kafada iki azılı diktatör idiler. İkisi de medeniyetin beşiği topraklarda kurulu, binlerce yıllık kültür ögeleriyle bezeli, yıllarca Osmanlı medeniyetiyle hemhal olmuş bu iki ülkenin insanını, Anadolu insanından ayırmanız mümkün değildir. Kendinizi gerçekten evinizde hissedersiniz. Tabiî kaynakları ve kültürel özellikleri itibariyle adam gibi yönetilmeleri halinde dünyanın en müreffeh ülkeleri olmaya namzet bu komşularımız yıllardır sıkıntı içindedirler. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim, Irak Halkı son yıllarda çektiği çok büyük sıkıntılara rağmen Saddam'dan kurtulmuş olmakla büyük bir şans yakalamıştır. Aynı şekilde Suriye halkı da belki büyük bedeller ödemektedir ve daha da ödeyecektir ama bunun sonunda Beşşar Esed (Güya Müjdeleyici aslan)'den kurtulunca bu bedelleri ödediğine değecektir... Bu şekilde konuşmak belki biraz ağır gelebilir. Ama bu iki komşudaki Nazi Almanyası'nın daha şiddetlisi olan acımasız polis devletinin sürmesi insanların huzur ve refaha kavuşmalarının en büyük engelidir... Dış politika uzmanı değilim ama, Osmanlı'yı hallettikten sonra hiçbir insanî endişe taşımadan İngiliz'in çizdiği sun'î sınırlarla ayrılmış bu iki komşu ülkedeki kardeşlerimizle kucaklaştığımız gün, emin olun bütün dünya rahat bir nefes alacaktır. Çünkü sevilmeyen liderleri toplum bir şekilde halleder...