Bütün mesele şirket büyüdükçe ve geliştikçe yönetim sistemini bu büyüme ve gelişmeye uygun tarzda yenileyip uyarlayamamakta düğümleniyor. Aslında benzetmeler yaparak bu konuyu anlaşılır hale getirmek mümkün, ama anlamak yetmiyor, davranışları da değiştirmek gerekiyor. Problem de burada zaten. Mesela, bir otobüs şoförüsünüz, yıllarca çalıştınız didindiniz bir otobüs daha aldınız. Yeni aldığınız otobüsü de öncekiyle beraber kullanmanız mümkün mü? Değil. O zaman ne yapacaksınız? Yeni aldığınız otobüsü önceden yeşitirdiğiniz bir muavin varsa ona teslim edeceksiniz, yoksa bu iş için uygun bir şoför bulacaksınız. Aynı şekilde bir bakkal dükkanıyla işe başladınız. Büyüdünüz. Her gün binlerce kişiyle muhatap olan bir "market" oldunuz. Bu kadar kişiyle tek başınıza başa çıkamazsınız. Birilerini bulup ya da eğitip yetiştirip, bazı işleri (satın alma, düzenleme, satış, muhasebe ve benzeri) birilerine devredeceksiniz. Bunları yapmam ben hepsine yeterim diyemezsiniz. Yönetim işini, yukarıda saydığımız rutin, sıradan, işlerden ayıran en önemli özellik "karar verme" ile alakalı olmasıdır. Büyüyen şirketlerde rutin, operasyonel günlük işler ve bunlara ilişkin yetkiler devredilir, ama yönetim işinin devrinde gereken özen gösterilmez. Çünkü şirket ne kadar büyürse büyüsün karar almayı bir kişi yapabilir zannedilir. Öyle de yapılır. Birçok şirkete bakın bütün kararları tek kişinin aldığını görürsünüz. Dahası bütün kararları alma iddia ve eyleminde olan kişi bir de operasyonlara bulaşıyorsa, o zaman durum daha da vahimleşir. Tek kişinin karar alması şirketi yavaşlatır, yönetici bir de her işe karışmak gibi bir huy edinmişse, şirket bazen durma noktasına gelir. Her iki otobüsü de ben kullanacağım diyen bir patron-şoför düşünün! İkinci otobüsü almasına gerek yoktu ama aldı. Teorik olarak ne olacak? Bir otobüsle yolcuları götürüp geri dönecek sonra o otobüsü bırakıp diğer otobüsü alıp götürüp gelecek. Yani hem boşuna yapılmış bir yatırım hem de yolculuk hızını gittikçe azaltan bir uygulama. İşte şirketler böyle yaptıklarının farkına varamıyorlar. Çünkü yönetim ve karar alma süreci bu kesinlikte bir görüntü vermiyor. Ne mi diyorum? Şirketinizi büyütüp, işinizi geliştirirken, şirket içinden "karar vericiler" yetiştirin. Ancak bunun öyle kolay bir şey olmadığını da bilin. Ayrıca yeri ve zamanı geldiğinde dışarıdan transfer edeceğiniz "profesyonel" karar vericilere tahammül edecek olgunluğa kendinizi alıştırmaya çalışın!