Gençliğimizin en önemli eğlence ve temâşâsı güreşler, en zevkle okuduğumuz tefrikalar da pehlivan tefrikalarıydı. Özellikle Halil Delice kardeşimizin ve de İrfan Özfatura yeğenimizin kaleminden çıkan pehlivan tefrika ve kitaplarına hâlâ doyum olmaz. Güreşlerden yönetimle ilgili birçok tutamak noktaları ve motifler çıkarmak mümkündür. Bendenize "Bir tek öğüt çıkar güreşten!" deseniz şunu derim: "Rakibini asla küçük görme, hafife alma!" Bu motif özellikle Kavalalı Çolak Mümin Molla'nın başarısında belki de en önemli husustu. Ufak tefek, (tabiî Koca Yusuflara, Kara Ahmedlere, Kurtderelilere göre) üstelik bir kolu belirgin şekilde çolak olan rahmetli olağanüstü kuvvetli olan o kolu sayesinde hiç yenilmeden güreş hayatını tamamlamıştır. Tefrikalarda da hasımlarının kendisini küçük görme hususu üzerinde çok durulur... Şimdi gelelim kel alâka olarak Amerikan otomotiv "Dev"lerinin durumuna... Bu amcalar ben bildim bileli gurur ve kibir abidesi olarak kocaman, hantal, benzin canavarı, malzeme yutucusu otomobillere kafa yordular. Gençliğimizde ağzımızın suyunu akıtan "kadillaklar, bıyıklar, şevroleler, impalalar, osmobiller"in hepsi satın almak için kuyruğa girilen, sahibine toplumda prestij sağlayan tombişlerdi. Gel zaman git zaman Japonlar İkinci Dünya Savaşından sonra Japonya'ya hakim olan bu "hantallar"dan yola çıkarak "orta halli" arabalar üretmeye başladılar. Amerikalılar iki atom bombasıyla diz çöktürdükleri bu ufak tefek adamların yaptıkları otomobilleri 1970'lere hatta 80'lere kadar ciddiye almadılar. Onları "küçük gördüler, aşağıladılar" hatta onlar üzerine fıkralar ürettiler. Japonların savaşta yenilmiş olmalarını her faaliyette de yenilecekleri mânâsına aldılar. İşte sonuç şimdi "Detroit vadisinin burnundan kıl aldırmayan GM'leri, Ford'ları, Chrysler'leri" devletten batmamak için resmen "sadaka dileniyorlar." Ne demiş pehlivanbaşı: "Rakibin senden küçük olsa da asla onu hafife alma!"