Dağ başında siyaset

A -
A +

Adapazarı Kuzuluk'ta dağ başında bir kır lokantasında, şöyle bir etrafı kolaçan edeyim diye kalktım. Ağaçlar arasında gülümseyen bir yüz... Merhabalaştık. Her halinden kibarlık ve samimiyet akan muhatabım gözlerini ayırmadığı için kibar davranmaya çalışarak ben de ayıramadım. Biraz da gülüştük. "Yazılarınızı zevkle okuyorum" cümlesini işitince, ne olduğunu kestirdim. Tanınan biri olmuşum demek ki! Hoşa gitmiyor diyen olursa inanmayın, tanınmak insanı bayağı etkiliyor. Çok tanınanların neler çektiğini anlar gibi oluyorsunuz Neyse yine de, yazılarının okunduğunu dağ başında rastladığı birinden duymak şaşkınlığını attıktan sonra, kısa ama tatlı bir sohbet başladı. Ahmet bey mobilya tüccarı. Uzun yıllar Trakya'da iş tutmuş genç bir iş adamı. Şimdi Ankara'da oturuyor. Krizin bozduğu dengesini kurmaya çalışıyor. Memleketin halinden hiç memnun değil. İyi yönetilmediğimizden yakınıyor. Ama "Her millet layık olduğu kişilerle yönetilir" kaidesini de vurguluyor. Esnek bir düşünce yapısından kaynaklanan net fikirler ortaya koyuyor. Ülkemize adam gibi sahip çıkılamadığından yakınıyor. "Gençlerimize siyaseti tavsiye ettiğimiz geçen haftaki yazınızda çok haklıydınız" diyor. Siyaset sahnesinde yeterince rol almadığımız için kalitenin düştüğünü söylüyor. Sonra kendine göre birtakım partileri eleştiriyor. Mevcut partilerle ilgili birtakım endişelerini seslendiriyor. Anlayacağınız Ahmet bey, son zamanlarda yapılan kamuoyu yoklamalarında neredeyse %40 hatta %50 oranlarında temsil edilen kararsız kesimin tipik bir örneği. Her şeyi sorgulayan, düşünen, ülke meselelerini tartışmak için her ortamı değerlendirmeye çalışan, siyaset erbabının uykularını kaçıran çetin cevizlerden biri. Onu dinlerken nasıl ferahlıyorum, bilemezsiniz. Ülke insanının, ülkesine şuurla sahip çıkma yolunda şahlanışının bir müjdesi gibi geliyor bana... Sohbetin sona ermesinin gereği hanım tarafından üzerime salınan torunların cıvıltılarından anlaşılıyor. Ahmet beyden izin istiyorum. O tatlı sohbetin hatırasına ihanet etmemek için, son cümleleri de aktarayım. "İlhan Kesici hakkında ne düşünüyorsunuz?" diye soruyor. Bu sorusuna, paçalarımdan tutup sürükleyen torunlar yüzünden cevap veremiyorum. Ama "Ahmet bey de bütün Türkiye gibi yeni yüzlere ilgi duyuyor" diye geçiriyorum içimden. Sonra da gerçek bir yönetim ustası olan Osman Özer bey ve takımının yeni bir çehre vermeye canla başla çalıştıkları, Enver Ağabey'imizin Türk insanına kazandırdığı dünya standardında bir tesise; Kuzuluk kaplıcalarına dönüyoruz. Zihnimde, Türkiye'nin belki de kurtuluşunu sağlayacak en önemli rakam dönüp duruyor: "Kamuoyu araştırmalarında kararsız seçmen oranı neredeyse %40"... Ben de bu rakama bayılıyorum...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.