Darısı başımıza

A -
A +

Biliyorum birçoğunuz babamın marangoz dükkanından ve de "Alamanya" maceralarından bıktınız. Ama ne yapayım? İnsanın aklına gelen kalemine yansıyor... Yıl 1974... Ilık sonbahar günleri hakim Giessen ve civarında. Bir Alman arkadaş biraz da sıkıntılı bir ifadeyle "Resul, komşu enstitünün başkanı Bay Wöhlken bir pazar gezisi düzenliyor. Ancak seni davet edip etmemekte kararsızlar. Çünkü şaraplık bağlarıyla meşhur bir yöreye gideceğiz, orada bizim çok hoşlandığımız "Wein-probe"lerden birini yapacağız. Yani o yörenin en meşhur şarap üreticilerinden birinin mahseninde şaraplardan tadacağız. Ama sen alkol almıyorsun. Onun için gelip gelmeyeceğini öğrenmem için beni görevlendirdiler." Ben yörenin bağlarını görme fırsatı doğduğu için; ne de olsa hem ziraatçi hem de Alaşehirliyiz, "Tabii gelirim" dedim. Arkadaş sevindi. Ertesi gün tekrar geldi. "Senin için dana biftek ısmarlandı. Merak etme" dedi. Neyse bir midibüse doluştuk. Bağlara ulaştık. Asmaların yeşilden, kırmızı kahverengiye değiştiği muhteşem bir peyzaj... Temiz hava. Önce mahsenlere gittik. Belki üç dört metre çapında fıçılar. Onlar bir bakıma Roma'nın bağbozumu şenliklerine benzer bir törenimsi parti yaptılar. Yemeğe oturduğumuz zaman, geleneksel elbiseleri içinde bir bayanın elinde ambalajı açılmamış bir tavayı havada sallayarak bana doğru geldiğini gördüm. "Bay İzmirli" dedi kibarca "Bu tavayı sizin için satın aldım. İşte ambalajından çıkarıyorum ve de ilk defa sizin dana etinizi pişirmek için kullanacağım. Yemeğin tadını çıkarın ve de rahat olun" dedi ve tebessüm ederek mutfağa yöneldi. Demek ki arkadaşlar benim hassasiyetimi ona biraz da abartarak aktarmışlar. Neyse etim aynı tavadan tabağıma servis çekildi. Gösterilen nezaket için teşekkür ettim herkese. Neyse yemek bitti. Bir saatlik bir serbest zaman molası verildi. Ben de fırsattan istifade şöyle bağların içine doğru yürüdüm. Her ne kadar bizim bağların kokusu yoksa da, yine de bağ bağdır dedim. Bu gezintiden geri döndüğümde benim oda arkadaşım telaşla bana geldi. "Prof. Wöhlken seni arıyor" dedi. Hemen Wöhlken'in yanına gittim. Beni bu güzel geziye davet eden Wöhlken "Ah! Bay İzmirli, ben de size bakınıyordum. Hepimiz ödememizi yaptık. Lütfen siz de ödeyin de yola çıkacağız" dedi. Bunu niye mi anlattım? Bugün yarın şu Irak-PKK meselesi biter. Avrupa Birliği gündeme gelir. O zaman meselenin en önemli boyutu olan "kültürel yapı" konusunda bir katkım olsun dedim. Siz nasıl davet edildiğiniz yerde ödeme yapmayı anlayamıyorsanız ve hoş görüyorsanız, onlar da sizin inançla ilgili konularınızı anlamasalar da hoş görüyorlar. Darısı başımıza.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.