Değişim ajanları

A -
A +

Bütün organizasyonların ortak derdi nesiller arası geçişi akıllıca ve zayiatsız atlatabilmektir. İşin belki de en zor yanlarından biri budur. Bu durum ailelerde, şirketlerde, toplumlarda aynı zorluklarla mücadeleyi gerektirir. İşin zorluğunun en önemli boyutu 'değişim'dir. Zaman içinde gerek iç ve gerekse dış dinamiklerde meydana gelen değişimlerin algılanması ve gereği gibi yönetilmesi şarttır. Öncelikle değişimin 'algılanmasında' problemler yaşanır. Çünkü işin başında olan kişiler yaşlanmakta ve giderek daha fazla katılaşan paradigmaları onların değişimi algılamalarını zorlaştırmaktadır. Bu konuda diğer önemli handikap yöneticinin etrafı işin başından beri Amerikan tabiriyle 'yes men'ciler (Türkçe en kibarı 'şakşakçı' olabilir) ile sarılmışsa o yönetici taşıyamayacağı bir 'Karizma' ile arızalanır. Çünkü tabii olarak var olan karizma liderlere bir miktar canlılık verir. Ancak 'şişirilmiş karizma' liderin değişim yeteneğini yok eder ve onu 'her şeyi bilen tam bir zırcahil' hâline getirir. Bundan sonrası organizasyonda 'kaos'tur, tedbir alınmazsa sonu çöküştür. Organizasyon değişimi algılamışsa o zaman o değişim dalgalarıyla baş etmek 'değişimi yönetmek' süreci başlıyor demektir. Burada da en büyük tehlike 'aculluktur' yani aceleciliğin ötesinde bir telaşla işe başlamaktır. Burada da yapılan en önemli hata 'tepeden inmeciliktir'. Yani değişim sürecinde beraber yol almak zorunda olduğunuz insanları değişimin gerekliliğine ikna etmeden gaza basmaktır. En çok yapılan hata da budur. İnsanları insan yerine koymadan onları değiştirmeye çalışmaktır. Bu vahim hata değişim sürecinin tabii olgularından olan 'direnci' azdırır. Birçok değişim süreci bu yüzden akamete uğramıştır. Bugün biraz argo kullandığımı hissetmiş olmalısınız! Bu jargon değişim sürecinde cendereye alınan bütün insanların lisanıdır. Bu jargonu insanlar yöneticilere değil organizasyon içindeki 'değişim ajanlarına' hissettirirler. Yöneticilere karşı kibarlığın zirvesini zorlayan bir davranışı sürdürürler. 'Değişim ajanı da kim?' diyenleriniz varsa söyle diyeyim: 'Organizasyonun tepe yönetimi ile alt kademeler arasındaki iletişimi canlı ve sağlıklı tutmak için örgüt içinden veya dışından görevlendirilmiş tonton, sabırlı, tecrübeli, sevimli, bilgili, sayılan ve sevilen, kendisi de sevgi dolu, mütevazı ve en önemlisi güvenilen biridir.' Bu şahsın sıralanan özellikleri 'değişimi yönetmenin' ne kadar zor bir iş olduğunu anlatıyor olmalı. Kaddafi bu makaleyi on yıl önce okusaydı faydası olur muydu dersiniz? Bir de şirketlerini 'kaddafi gibi yönetenler'e de faydalı olabilir mi sizce?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.