Dinle bak, neler duyacaksın!

A -
A +

Gerek gazetede, gerekse televizyonda yıllardır yönetim konusunu işlememiz, gerekse bu konuda diğer faaliyetlerde bulunmamız dolayısıyla, dost ve arkadaşlarla bir araya geldiğimizde konu dönüp dolaşıp yönetime geliyor çoğunlukla. Eh, fena da olmuyor hani, bendeniz de anlatacak, bu köşede sizlerle paylaşacak mevzular buluyorum... İzmir'deydik malum. Büyük bir askerî hastanenin başhekimi olarak tayin olmasına rağmen, İzmir'den ayrılmasının zorluğu sebebiyle, emekliye ayrılmış bir dostun davetlisiydik bir akşam. Anlatıyor buyrun: "Bir hastaneye bir bölümün şefi olarak tayin oldum. Yaklaşık on civarında bazısı asker bazısı sivil, hemşire ve hastabakıcı vardı birlikte çalışacağımız. İlk gün bir tanışma toplantısı düzenledim. Kısa tanışma faslından sonra mesai arkadaşlarıma 'Arkadaşlar, servisimize gelen hastalar ister asker isterse onların yakınları olsun, hepsini annemiz, bacımız, kardeşimiz, babamız, amcamız, teyzemiz, dayımız, eniştemiz, halamız olarak kabul edelim ve onların gönüllerini hoş edelim, elimizden geleni gösterip tedavi etmeye ve onların dualarını almaya çalışalım. Benim sizlere söyleyeceğim bundan ibarettir. Hepinize kolay gelsin' dedim. İlerleyen zamanda servisimizde defalarca hastalardan teşekkür mesajları geldi, bu da bize üst makamlardan takdir getirdi. Başhekim arkadaş, hastalardan gelen teşekkürleri önceleri 'danışıklı' olarak düşündüklerini sonra teşekkürlerin çok ve çeşitli yerlerden geldiğini gördüklerini söyledi ve işin sırrını sordu. Çalışma arkadaşlarıma sadece bir defa, biraz önce yaptığım konuşmayı yaptığımı söyledim, şaşırdı kaldı..." "Abi bir defasında da" diyor heyecanla, "Bir haftalık bir tatil için, güneyde bir otele gittik. Uçak biraz tehir yaptı, gece yarısından sonra otele ulaştık. İki görevli bizi tatlı dil ve güler yüzle karşıladılar. 'Sizin geç geleceğinizi öğrendik, akşam yemeği ikram edemeyeceğimizi anlayınca, sizler için aparatif bir şeyler hazırladık. Buyrun önce bir şeyler yiyin, sonra odalarınıza yerleşirsiniz' dediler. Böyle bir şey olamaz!.. Ertesi sabahtan itibaren şaşkınlık içinde, çok tatlı bir hafta geçirdik otelde. Bütün personel, güler yüzlü, ilgili. Hepsi bütün müşterileri selamlıyorlar, bir istekleri olup olmadığını soruyorlar, hizmette bir kusurları olduysa endişesiyle özür diliyorlar. Velhasıl abicim, 'böyle bir şey olamaz' dedirtecek cinsten bir hizmet kalitesi. Otelden ayrılacağımız sabah, görevlilerden birsini kenara çektim ve ona 'Kardeşim bir haftadır burada misafiriz, çalışanlar nasıl böyle duyarlı, nazik olabiliyorlar, nasıl böyle inisiyatif kullanıp müşterileri memnun etmek için çırpınıyorlar. Bu işin sırrı nedir? Lütfen söyler misin? dedim. Heyecanla ne dedi biliyor musun? Ben de aynı heyecanla dinliyorum o kalitede hizmeti sağlayan cevabı, ama gerçekten bu köşeye değer katacak bir cevap: Biz patronumuzu çok seviyoruz!"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.