Askerlik bitmiş, üniversitede asistan olarak göreve başlamışım. Maaşım bin lira. Dörtyüz lira şirin bir çatıkatına kira ödüyoruz Bornova'da. Geri kalanla, buzdolabı ve dikiş makinesi taksidimizi hallediyor geçinip gidiyoruz... İşte o yıllarda komik şeyler anlatılıyor İtalya için: "İtalyanlar varya, iyice kafayı yemişler. Enflasyon %100'leri aşmış, adamlar dörtyüzbin liraya bir ekmek, otuz milyona bir gömlek, bir milyara takım elbise alıyorlarmış. Alışverişe meşhur "liret"lerini taşımak için çantalarla gidiyorlarmış. Amma iş yahu düşünebiliyor musun bizim bir aylık geçim paramız beşyüz liraya, onlar bir ekmek alıyorlar..." Sonra Almanya'ya gittim. Bu defa 1965'lerde işçi olarak giden dayım anlatıyor: "Oğlum, bu Almanlar âlem adamlar. İlk geldiğim günler, tuvalete gittim. Yirmi fenik (yani Alaman guruşu diyor tatlı Eşrefpaşa şivesiyle) ödemem lazım. Onsekiz guruş bozuk para çıktı üstümden. Adam olmaz diyor. Alamancamız da yok malum. Yüz mark gösterdim tarzanca anlatarak. Başka para yok diyorum yani. Adam yüz markı aldı ve doksandokuz mark ve doksansekiz guruşu saydı avucuma. İki guruş alt tarafı değil mi? Ama adamlar işte böyle guruşun hesabını yapıyorlar. Sonra da dünyaya kafa tutuyorlar..." Sonra benim bir hatıram... Doksansekiz feniklik bir alışveriş yaptım. Kasiyer kıza bir markı verdim yürüdüm. Arkamdan bir yaygara. Döndüm kasiyer kız bana bağırıyor; elleriyle çağırıyor. Kasaya yanaştım. Ne olduğunu anlamaya çalışıyorum. Kızcağız iki feniği elime tutuşturmaya çalışıyor. Ben önemli değil diyorum. Anlamıyor. İki kuruşu alıp yürüyorum ortalık sakinleşiyor... Yeni nesil düşünsün! İşte bizim nesil bu iki ucu da yaşadı. Milyarlara bir elbise, milyonlara bir ekmek de aldık delikli bir kuruşla, simit, delikli iki buçuk kuruşla şambali de (şam tatlısı diyor İstanbullular). O eski günlerde bir bereket vardı sanki. Şimdi liradan altı sıfır atılınca bizim problemimiz birkaç gün sürer. Sonra kuruşlarla hesaplama ve harcamayı beceririz hemencecik. Her şeyi bilgisayar ve hesap makinesiyle halletmeye çalışan yeni nesil düşünsün! Bu arada, bütün bu hatıratın olup bittiği yıllardan beri süre gelen "Kıbrıs meselesi" de bir hale yola girerse, değmeyin keyfime...