Almanya'dan yeni dönmüşüm. Helmuth Schmidt'in düştüğü, Helmuth Kohl'ün seçildiği meşhur seçim kampanyasını bütün demokratikliği ile yaşamışım... Neden bizde böyle demokrasi yok diye hayıflanıp durmaktayım. Sene zannederim 1979, bir ara seçim var, beş milletvekili için partiler kapışıyor. Üniversitede o zamanki tabirle doktor asistanım. Almanya'da herkesin, her kesimin seçimlere ilgi duyduğunu, herkesin eğlenceli bir tarzda seçim kampanyalarına katıldığını, tartıştığını, atıştığını, seçimden sonra ise herkesin işine gücüne döndüğünü görmüşüm. Bu arada da, kendime göre minik bir anket yapmışım. Her kesimden insana, "Schmidt gitse Kohl gelse Almanya'nın genel gidişatında yüzde kaç değişiklik olur" diye laf arasında sormuşum. Cevapların ortalaması "yüzde beş" civarında olmuş. "Eh" demişim kendi kendime "O zaman memkelete dönünce ben de seçimlere ilgi duyacağım, herkesi de seçimlere katılmaya partisi ne olursa olsun herkesin oy kullanmaları için onları teşvik etmeye, elimden geldiğince demokrasinin yerleşmesine gayret edeceğim" diye de kendi kendime söz vermişim. Ve de, o gün için "demokrasi"ye en fazla gönül vermiş siyasetçi görünümünde olan Sayın Süleyman Demirel'i, -biraz liberal görüşlü olmam, biraz da muhafazakâr bir çevrede yetişmiş olmam dolayısıyla- tercih etmişim. Manisa'da ara seçimler için mitinge geleceğini duyunca, işlerimi ayarlayıp, Bornova'daki kampüsten kafa dengi birkaç kişiyi de ayarlayıp, o günlerde üç yaşında olan 'Opel Kadet'ime atlayıp Sabuncubeli yokuşuna vurmuşum. Hatta tam o tepelerde bizim ufaklık Kadet yüz bin kilometreyi devirmiş, bakın tarihe bir de böyle nişan düşürmüşüm... Gençlik heyecanıyla bağırmış çağırmışım, pazartesi herkesin fark ettiği ses kısıklığımı da maçtaki aşırı tezahürata bağlamışım... Aba altından sopa mı?!. Sonra seçimler, Demirel hükümetleri falan filan. Falan filanı, demokrasinin habire sekteye uğraması. Her defasında Demirel'in muhteşem deyişleri "Demokrasilerde çare tükenmez!". Bir de "Dün dündür, bugün bügün" sloganı. O zamanlar tam kavrayamadığım bu sloganı, Sayın Demirel'in bugünler için söylediği anlaşılıyor. Nerede "Dün"ün demokrasi havarisi olan Demirel'i nerede "Bugünün ülkeyi birlik beraberliğe, barışa, kardeşliğe, demokrasiye çağırması ümit edilen, ancak siyasetçilere aba altından sopa, üç ayaklı sehpa altından yağlı urgan ilmiği gösteren Demirel'i"... Bu köşenin okuyucuları bendenizin bu derecede siyasete soyunduğumu çok az görürler, ama son günlerde canım yetmişli yıllarda Demirel'in peşinde giderken, mütevazı asistan maaşımdan ayırıp yaktığım benzinlere yandı. Canı yanan canlılar birtakım sesler çıkarırlar. Bu da benim çıkardıklarım. Bereket borsa bu tür seslerden çok fazla etkilenmiyor artık Haydi hayırlı demagojiler!