Duygusuz olmaz

A -
A +

Futbolla ilgim yok diyemem. Ama maçlarla ilgili yorumları okuyunca anlayacak derecede futbol bilgim yoktur. Ancak teknik direktör denilen insanları televizyon ve gazetelerden takip ederim. Çünkü benim için önemli motiflerden biridir "Teknik direktör". Bu görev iş yönetiminde "lider" veya "takım lideri" dediğimiz pozisyonun karşılığıdır ve takımın başarısıyla doğrudan ilgili unsurların başında gelir. Teknik direktör, antrenör değildir. İş hayatındaki "lider" de sadece yönetici değildir. Yönetici işi yönetir. Lider ise takım içindeki ilişkileri yönetir. Bu yüzden liderde yöneticiden daha farklı özellikler olur ve de olmalıdır. Son on yılda iş hayatında en çok konuşulan konuların başında "liderlik" gelir desek abartmış olmayız. Çünkü değişen şartlar insanın işin içine daha fazla katılmasını gerekli kılmış, bu ise çalışanlar arası ilişkilerin yönetimini daha karmaşık hale getirmiştir. Diğer taraftan takımın başarısında farklılıkların uyum içinde bir arada tutulması gereği ilişki yönetimini daha bir zorlaştırmıştır. Bu durumda liderin klasik yönetici formatından farklı olarak mantık ve matematik zekası yanında "duygusal zeka"ya daha çok ihtiyacı olduğu kesine yakın bir şekilde ortaya çıkmıştır. İnsanı fiziksel, fizyolojik yapı ve ihtiyaçları yanında duygusal yönüyle ele alma başarısı olarak çok dar anlamda tanımlayabileceğimiz duygusal zeka kavramı artık iş dünyasının gündeminde yerini almıştır. Ve duygusal zekanın varlığı kişinin beden diline yansımasıyla anlaşılmaktadır. Samimi ve tabii şekilde hislerini ortaya koyabilen liderler bunu, beden dilleriyle etkili bir tarzda takım arkadaşlarına yansıtarak başarıyı yakalarlar. Terim, Güneş ve Yanal... Bu kısacık girişten sonra Fatih Terim, Şenol Güneş ve Ersun Yanal'ı şöyle bir göz önüne getirirsek hangisinin duygusal yönden daha güçlü olduğu söylenebilir? Duygusal enerjisi en yüksek olan Fatih Terim UEFA şampiyonluğunu, duygularını ondan daha az dışa vuran Şenol Güneş Dünya Üçüncülüğünü, duygusuz denecek bir beden dili sergileyen ve takım içindeki farklılıklardan sinerji meydana getirmek yerine onları yok etmeye çalışan anlayış tarzıyla vizyonsuz ve sıradan klasik bir yönetici tavrı sergileyen Ersun Yanal ise 3-0'lık Ukrayna hezimetini ve belki de on yıllık bir "milli istirahati" getirdi. Vizyonsuz takımda başarı hayaldir. Duygudan yoksun liderlerin vizyonu ise hiçbir şeydir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.