Empati işe yarar...

A -
A +

İletişim son yılların gözde konusu... Kitaplar, konferanslar, seminerlerde enine boyuna ele alınan bu konunun en önemli boyutlarından biri "empati". Empati çok dar anlamıyla "İletişimde kendini muhatabının yerine koymak" olarak tamamlanıyor. Mesela bir arkadaşımız bize, bizimle ilgili bir tenkit yöneltiyor. Bu durumda hemen savunmaya geçeriz. Bu elde olmayan bir davranış. Ego harekete geçer. O zaman iletişim zayıflar. Ama kendimizi o arkadaşımızın yerine koyabilirsek, o zaman iletişimi güçlendiren bir davranış sergileme ve egomuzun etkisinden mümkün olduğunca uzak, objektif değerlendirme imkânına kavuşabiliriz... Şimdi kendimizi, Türkiye'ye müzakere tarihi verme konusunda mütereddid davrananlardan mesela Almanya Şansölyesi Gerhard Schröder'in yerine koyalım. Onun gözüyle Türkiye'ye bakmaya çalışalım. Zor olduğunu kabul ediyorum. Ama gayret edelim. Demokratik hayata geçtiği kabul edilen 1950'lerden sonra, her on yılda bir ya bir askerî ihtilal ya da benzeri bir hareketle karşı karşıya kalan bir ülke... Bilimsel ve teknolojik açıdan dünya literatürüne son yıllarda büyük katkılar sağlayamıyan bir toplum... Lise çağında basmakalıp frankofon bir anlayışla aynı tedrisattan geçirilen gençlerin, heves ve kabiliyetlerinin dikkate alınmadığı bir eğitim sistemi... Bunun sonucunda üniversitede neresi olursa olsun bir fakülteye kapağı atıp, yedek subay ve ilerde devlet memuru olma vizyonundan başka hedefi olmayan ve ayrıca muazzam bir kültür yozlaşmasına maruz kalmış milyonlarca genç insanı barındıran bir yapı... Çok yavaş işleyen, ayrıca avrupa standartlarına uymayan bir hukuk düzeni... Envanteri kesin olarak belli olmayan bir ekonomi... Kayıt dışı ekonominin boyutları belli değil. Yarı yarıya diyenler var... Önü açılırsa güzel işler beceren, ancak çok fazla devlet desteğine şartlanmış bir özel sektör... Doğu ve batısı arasında gelir dağılımında ve dolayısıyla hayat standardında kısa zamanda düzeltilmesi zor olan farklılıklar... Globalleşmenin en önemli dayanaklarından kabul edilen kültürel farklılıkların bir zenginlik değil bölünme faktörü olarak algılandığı, sosyoloji biliminin gerçeklerine dayandırılamayan bir anlayış... Bütün bunların ötesinde son 4-5 yıldır çeşitli menfaat çatışmaları ve başsız koalisyon hükümetlerinden sonra milletin büyük bir ferasetle ortaya koyduğu bir Meclis aritmetiği... Ve ülkenin; partisi tek başına iktidarda olan, şiir okumaktan dolayı yasaklı lideri. Demokratikleşme ve insan hakları konusunda büyük atılımlar yapmaya arzulu bir millet çoğunluğu... Şimdi empatik davranın, kendinizi Schröder'in yerine koyun. Türkiye'ye sempatik bir yaklaşımla tarih verin. Ne dersiniz kolay mı sizce?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.