Doğum yerim olması ve kırk yıl evvelini yakinen takip etmiş olmam dolayısıyla İzmir'in Eşrefpaşa kültürünü yakından tanımak imkanım olmuştu. Yanlış anlaşılmasın yaşamak değil tanımak daha doğrusu yakından izlemek imkanım olmuştu. Dayılarım bazen coşar çok yalvardığım zamanlar beni de "kahve"ye götürürlerdi. Aşağıda anlatacağım fıkranın aynılarını yaşamış birisiyim. Hani birgün kahvede otururken Temel'in ensesinde bir tokat patlar. Temel hırsla ayağa fırlar "Kim o densiz, ensemde boza pişiren" diye naralanıp dönünce karşısında izbandut gibi bir çam yarmasını görünce "Bana bak aslanım, şaka mı yapıyorsun, yoksa ciddi misin" der. Muhatabı "Çok ciddiyim da..." deyince "Tamam o zaman ben şakadan hiç hoşlanmıyorum da" der, döner sandelyesine oturur. İşte şimdi siz işyerindesiniz mesela pek tanımadığınız, samimiyetiniz olmayan biri, mesela bir üst kademeden bir yönetici ensenize hafifçe vursa ne hissedersiniz? Tahmin etmek zor değil. Bayağı sinirlenirsiniz. Belki karşılık vermezsiniz ama, en azından "Ne oluyor filan bey, bu hareketinize bir anlam veremedim? Nereden icabetti" kabilinden bir şeyler söyler yürür gidersiniz. Ama gerçekten sevdiğiniz, saydığınız, sizin için gerçek bir "ağabey" konumunda olan bir yöneticiniz, ensenize bir şaplak atsa, hatta tokatın şiddetini biraz abartsa.. Ne kadar sevinir, motive olursunuz. Hal hatır sorar, belki de tatlı bir sohbete vesile olan o tokattan zevk bile alırsınız. Nereden mi icabetti? Şuradan. İnsanları işin odağına almak, onların gayret ve kabiliyetlerini tam olarak ortaya koymalarını sağlamaktan bahsediyoruz ya hep. İşte şimdi insanı şirketin odağına alan gerçek bir "İş lideri" olup olmadığınızı ölçmek için size basit bir test. Beraber çalıştığınız arkadaşlarınızın yüzde kaçına böyle tatlı bir şaplak atabilirsiniz? Yüzde kırktan az ise, çalışanlarınızla ilişkilerinizi gözden geçirin. Yüzde yetmiş civarında ise çok iyisiniz. Bu oranları nereden mi buldum? Ben tahmin ettim. Gerçi "sevgide endaze olmaz" derler, ölçü olmaz manasına. Ama ben kalbimin sesini dinleyerek bu oranları uydurdum. Yalnız burada esas önemli olan husus başka. Bu "ense okşama" yetkisi asla ve kat'a devredilemez. Bu görevi mutlaka ve mutlaka lider kendi yerine getirmelidir. Ensesini okşayabileceğiniz çalışanlarınız bol olsun.