Son zamanlarda gerçekten reform olarak nitelendirebileceğimiz birçok düzenleme yapılıyor memlekette. Bazılarını hayal bile edemezdik bizim nesil. Hatta düşünmekten bile korkardık bazı şeyleri. Delikanlı olarak nitelendirildiğim üniversitenin ilk yıllarında rahmetli babam bazen lütfeder! muhatap alır (Malum bizim kültürde babana bir şey diyeceksen anneyi araya koyman gerekirdi) kısa sohbetler ederdik. Buradan cesaretle yakın tarihimizle ilgili duyduğum bazı konuları kendisine sormuştum bir gün. O günleri yaşamış biri olarak, bazı konularda (Mesela Menemen Hadisesi, İstiklal Mahkemeleri, İzmir'i kimin yaktığı vb...) ondan duyduklarım ile resmî olmayan tarih arasında benzerlikler görünce 'Baba bunları neden hiç anlatmadın bizlere?' dediğimde 'Oğlum sen çenebaz bir adamsın, sağda solda konuşur başımızı yakarsın diye anlatmadım!' demişti. Sonraları bu konuları deşmeye çalıştığımda susar konuşmaz bilinen sertliğinden daha sert olarak 'Olan olmuş, biten bitmiş, yorma kafanı bu şeylere, derslerini aksatma, sağa sola da bulaşıp başımızı derde sokma!' der kestirir atardı... İşte hücrelerimize kadar nüfuz eden bu 'davranış kalıbı' memlekette uzun yıllar boyunca etkili oldu. Bazı gerçekler ortaya çıktığında emin olun gayri ihtiyarî ürperirim bendeniz. Bu yüzden hayatımız boyunca problemleri örtmeye, fikirlerimizi kendimize saklamaya, tabir caizse 'pasif savunma modu'nda davranmaya alıştırmışız kendimizi... İş hayatında da bu davranış tarzını sürdürdüğümüz için 'değişim' ve 'yenileşim' (inovasyon)la baş etmekte yıllarca başarısız olduk. Son yıllarda ülkemizde her alanda şeffaflık arttıkça bu durgunluğu atıyoruz ve bilgi çağını göğüsleyecek yepyeni davranış modellerini benimsiyoruz. İşte burada en büyük handikap gençlerle yaşlılar arasında ortaya çıkan uyum problemleridir. Çünkü internet çağında değişimin hızı neredeyse ışık hızına yaklaşıyor. Gençler bizim hayal bile edemeyeceğimiz imkân ve şartlarla donanmış bir halde iş hayatına atılıyorlar. Onlar yepyeni bir çağın parametreleriyle kararlar alıyor, iş süreçlerini dizayn ediyor, üretiyor ve tüketiyorlar, bizler bu yeni 'çağı' anlamakta zorlanıyoruz. Bizim bir yılda ulaşamadığımız bilgiye onlar saniyeler mesabesinde ulaşıyorlar. 'Yani'si, şeffaf olmayan hiçbir düzenin; şirketin, toplumun, devletin bu 'yeni çağ'da şansı yok. Olaylara 'hiçbir şeyin gizli kalamayacağı' anlayışı ile yaklaşırsak başarılı oluruz. Yeni çağın en önemli gerçeği bu. Bu yüzden mesela Sarko'nun atraksiyonlarına kafa yormuyorum. Çünkü herkes ne olup bittiğini biliyor. Yakında ortalık durulur, herkes işine baksın...