Resul, Haluk, Salih Zeki, Mesut, Mehmet Emin, Hüseyin, Kemalettin, Mehmet, Esra, Hızır, Filiz, Akın, Mehmet, Osman Nurhan, Demet, Hayal, Haldun, Ersin, Yaşar, Ahmet, Eyüp... (İsimler beynin hatırlama sırasına göre dizilmiştir.) Bunlar 94 krizinden sonra, ekonomik bunalıma düşen, can havliyle bir araya gelip, uzun günler geceler krizi fırsata dönüştürecek bir "vizyon" arayan ve sonunda, üyelerinin "SWOT analizleri"ni yaptıktan sonra "Core Competence" (çekirdek yetenek)lerini tesbit edip, fuarcılık sektörüne girmeye karar veren, bu karardan sonra acil durum planıyla 20 (yirmi) gün içinde (bu bir rekordur) "Alışveriş Fuarı" adıyla ilk fuarlarını gerçekleştiren takımın gerçekten kahraman üyeleridir. Gözyaşlarının yaktığı gözlerini bir an olsun hedeften ayırmayan bu grup sonra bir ara dağılır gibi oldu meşhur 2000'li krizlerden sonra. Ancak bu krizlerden de vizyonun inanılmaz katkısıyla bölünerek ve güçlenerek çıktılar. Şimdi bu çekirdek kadronun halen birbirleriyle sevgi bağıyla bağlı beş tane şirketi var. Hani derler ya, şu Almanlar harplerden sonra nasıl toparlanıp tekrar başa güreşiyorlar diye. Bunun sırrının "entelektüel sermaye" ve onu taşıyan "insan kaynağı" olduğunu öğrendi herkes. Fuarcılıkta beraberken de elimden geldiği kadar işlere müdahale etmezdim. Hatta bu yüzden "işine sahip çıkmıyor, onun için başarılı olmuyor" denilmiştir hakkımda büyük ihtimalle. Ancak "değişim rüzgârları"nın çok sert ve hızlı estiği son yıllarda şirketlerin en büyük handikapının "yaşlı yöneticilerin paradigmaları" olduğunun tam şuuruna varmak "işine sahip çıkmıyor" olmanın ne kadar önemli olduğunu gösterdi bana. İzmir Fuar Müdürü iken Türkiye'de İhtisas Fuarcılığının öncülüğünü yapan kuruluşlardan birini oluşturmaya gayret etmiştik. O günlerde ihtisas fuarlarının konularını belirlerken "her şeyin, her yerde, herkese" sunulduğu İzmir Fuarı'nın karmakarışık ve önüne gelen her sektöre yer veren fuarcılık paradigmasının ne kadar zararlı olduğunu şimdi anlıyorum. O zamanlar, Tarım-Gıda ve Ambalaj, Teknoloji, İnşaat-Dekorasyon-Mobilya gibi yine birçok konuyu içine alan fuarlar düzenlemiştik. Bu anlayışı İhlas Fuarcılıkta da sürdürmüştüm. Ama bakın İhlas Fuarcılığın şimdiki lideri Hüseyin Boz sadece "Boru" konulu bir fuar açıyor ve bendenizin daha geniş muhtevalı fuarlarla doldurmayı hayal bile edemediğim üç koca "Halle"yi yani sergi binasını dolduruyor. İşte bu, gençlere sahip çıkıp işe sahip çıkılmadığı zaman ortaya çıkan başarının güzel bir örneğidir. Takımın bütün üyelerine selam ve sevgilerle... *** Yeri gerçekten doldurulamayacak bir 'insan' olan ablamızı çok özleyeceğiz, ama sonunda kavuşmak ümidi yüreklerimizin yangınını birazcık söndürüyor. Ablamıza rahmet, hepimize en güzel sabırlar diliyorum.