Mardin'de Kasımiye Medresesinin üstüne çıkıp, Mezopotamya ovasının ufkunda güneş batarken medresenin büyük kubbesinin bir "Kızıl elma"ya döndüğünü seyretti iseniz, Güneydoğu Anadolu Projesinin ne manaya geldiğini daha iyi anlarsınız ya da sadece anlarsınız. Bugün ne yazayımın sancıları başlayınca bizim hanım tabii ki "GAP"ı yaz dedi. Çünkü kendisiyle iki yıl önce o bölgeyi Şemdinli'nin en güneydoğusu dahil karış karış gezmiştik. Birazcık serde ziraat mühendisliği var malum, Mezopotamya ovasının yıllardır sömürülmemiş topraklarının suyla buluşmasının ne anlama geldiğini biraz hayal edebilmiştik. Adam gibi sistem kurulur, su akıllıca kullanılır, bilgiye aç durumda olan bölge insanı modern tarımla tanıştırılır, uygun ulaşım sistemleri ile bölge dünya pazarlarına bağlanabilirse, GAP projesi bir Türkiye kadar daha potansiyele sahiptir. Yukarıdaki yakışıklı cümlenin en önemli ögesi "su akıllıca kullanılır"dır. Çünkü bugüne kadar akılsızca hatta şuursuzca kullanılan su, güzelim Mezopotamya topraklarını çoraklaştırmaya başladı bile. Bütün Orta Doğuda yıllardır kullanılan "damlama" sistemini uygulayabilecek teknolojik altyapıya sahibiz. Bu sistem dengeli politikalarla sübvanse edilebilir ve yaygınlaştırılırsa bölge toprakları asırlarca kullanılır; iki, yerine göre yılda üç ürün alınır... İşte şimdi yıllardır yetiştirdiğimiz ziraat mühendislerine muhteşem bir hizmet fırsatı doğmaktadır. Kravatı atıp, poşuyu boynuna bağlayabilen bir mühendisler ordusuyla desteklendiği takdirde GAP projesi, enerji üretimi yanında tarımsal üretimle de dünyaya, insanlığa büyük katkılar sağlayabilir. Yeter ki yüreği kıskançlıkla değil insan sevgisi ve hizmet aşkı dolu olan; yönetici, politikacı, bürokrat, işçi, memur, çiftçilerimizle tek yürek olarak GAP'a sahip çıkabilelim...