Birkaç yıl önce Almanya'ya bir seyahat söz konusu olmuştu. Arkadaşlardan biri "Abi, fırsat olur bakabilirsen, bizim oğlanlar bir 'gazoz makinesi' isteyip duruyorlar. Fiyatı uygunsa, taşıma problemi olmayacaksa ev tipi bir gazoz makinesi getiriver de, şunların dilinden beni kurtar. Bir tanıdıkta görmüşler, her türlü meyvenin gazozunu yapıyormuş" dedi. Ben de pek gönüllüce olmasa da "Bir bakarız" dedim. Hoş bir seyahat olmuştu, hanımla gençliğimizin üç yılını geçirdiğimiz yerleri, ev sahiplerimizi komşularımızı ziyaret imkânı bulmuş, bir bakıma hatıralarımızı tazelemiştik. Dönüş ve de hediyelik faslı başlayınca birkaç alışveriş merkezine uğradık. Büyükçe bir merkezin içinde bir eczanenin önünde arkadaşımın ısmarladığı gazoz makinesini görmeyelim mi? Eh oldu olacak bir soralım dedik. Otuz otuzbeş yaşlarında sarışın, tipik bir Alman olan tezgahtar bütün samimiyeti ve kibarlığıyla "sizlere nasıl yardımcı olabilirim efendim" diye yanımıza gelince ben de çat pat Almancamla makine hakkında bilgi istedim. Kısa ve öz tarzda bilgi verdi. Sonra kendimce önemli gördüğüm soruyu yönelttim. "Peki bu makinenin arkasındaki minik karbondioksit tüpü doldurulabilir mi? Makinenin yedek parçaları Türkiye'de bulunabilir mi?" Satıcı müsaade istedi, içeriye girdi ve bir kaç dakikalık telefon görüşmesinden sonra aldığı notlarla yanımıza geldi ve yine bütün içtenlik ve kibarlığınyla "Efendim, bu makinenin tüpü doldurulabilir cinstendir. Ayrıca yedek parçasını ve makinenin kendisini İstanbul'da şu adreste bulabilirsiniz. İstanbul'daki bayiin telefonunu da aldım merkezden sizin için. Ancak görüyorsunuz şu anda biz kampanya yapıyoruz, yüzde yirmibeş tenzilatla satıyoruz makineyi. Ayrıca dünyanın her yerinde olduğu gibi biraz az gülümseyen insanlar olan gümrük memurlarıyla muhatap olup, katma değer vergisini de geri alma başarısını gösterirseniz, makineyi buradan daha ucuza almak imkanınız var. Ancak uçakta taşıma konusunda sıkıntınız varsa, makineyi İstanbul'dan da alabilirsiniz. Tabii karar sizin efendim. Nasıl arzu ederseniz o şekilde yapınız." Ancak çok ünlü pazarlama gurularının kitap ve seminerlerinde rastlanabilecek "yönlendirmesiz, danışman tarzı satış" örneklerinden birini sergileyen bu tezgahtarın davranışı karşısında makineyi oradan satın aldım. Pazarlama uzmanları "Satış elemanı olarak siz ne kadar müşterimizin ihtiyacını karşılamaya ve ona faydalı olmaya yönelirseniz, müşteriniz de sizin satış yapma isteğinize saygı duyar ve satın alır" derler. Peki şimdi siz bu olayı "Bir Alman turistin Türkiye'den gazoz makinesi almak istemesi tarzında düşünün. Bakalım nasıl bir senaryo yazacaksınız. Sonra da bir ülkenin sadece kaliteli mal üretmekle değil, kaliteli bir satış ve pazarlama kültürü oluşturmakla kalkınabileceği konusunda bir makale döşenin, gönderin yayınlayayım.