İnsan nefsinin (yani egosunun) en zıttına giden şey bir başkasının nasihatini dinlemektir" derler eskiler. Bunu bile bile bugün gençlere biraz nasihat etmek istiyorum. Bunu yaparken de "Keşke gençliğimde bunları biri bana söyleseydi" dediğim birkaç hususu gündeme getireceğim. Önce şu tesbitte anlaşalım. Şimdi de söz konusu olmakla beraber yakın bir gelecekte "Diploma çağı" bitecek "Ne biliyorsun?" çağı başlayacak. Çünkü ekonomik hayattan hantal devlet anlayışı çekilip, cevval özel sektör anlayışı yerleştikçe kimse "dayısının" ve "diplomasının" hatırına iş bulup yan gelip yatamayacak. O zaman işe yarar birşeyler "öğrenen"ler diplomalarına bakılmaksızın istihdam edilecekler ve hayatlarını daha rahat olarak sürdürecekler. İşte bu "öğrenen olmak" seçmeli dört cevaptan birini robot gibi seçip kazandığı bir fakülteden öyle ya da böyle mezun olmakla ilgili birşey değil. Öğrenen olmak ilk önce sigara, sinema, spora ayrılan para ve zamandan tasarruf edilerek; alınıp okunan gazete, dergi, kitap ve katılınan seminerler ve konferanslardan ve başarılı olmuş yakın çevreden kişilerle yapılan meşveretten ve internette yapılan işe yarar sörflerden sonra tesbit edilen bir hedef ya da daha yaygın deyimiyle vizyona odaklanmakla başlıyor. Eğer böyle bir vizyonunuz yoksa yarışa çok gerilerden başlamışsınız demektir. Kendinizle ilgili "swot" analizinizi yaparak bu vizyonu daha gerçekçi olarak tesbit edebilirsiniz. (swot, kişi ya da şirketin güçlü ve zayıf yönlerinin, onlar için söz konusu olan fırsat ve tehditlerin, biraz daha metodik şekilde belirlenmesini sağlayan bir teknik.) Çünkü vizyonla illüzyonu karıştırmamak gerek. Tamam büyük hayaller kuramayanların vizyona ulaşmaları zordur. Ancak gerçekçi olmayan vizyon kişi ya da şirketi sürükleyemez, hatta aksi tesir yapar. Buraya kadar vizyon için hazır reçeteler olmadığını anlamış olmalısınız. Vizyonunuzu kendiniz belirleyeceksiniz. Sonrası, sonrası emin olun çok kolaylaşıyor. Dedelerin "maksat sahibi deli gibidir" dedikleri gerçekleşiyor. Sağlam ve inandırıcı vizyonu olanlar krizlerden, etrafın ıvır zıvırından daha az etkileniyorlar. Bu konuda diğer önemli bir konu vizyonun gerçekleşme süresinin, bıktırmayacak kadar uzun, ümitsizliğe sebep olmayacak kadar kısa olmamak üzere belirlenmesi. "Öğrenen" olmanın yolu... Vizyonunuz varsa o zaman öğrenme süreci başlıyor ve hayat acısıyla tatlısıyla daha bir eğlenceli ve çekilir hale geliyor. Sizin en önemli avantajınız her konuda bol kitap bulabilme imkânınız ve insanlık tarihinin en önemli buluşlarından olan internettir. Sonra tabii yeterince çalışmak ve sabır gerekiyor. Ama sonunda ele geçen başarı, bütün yorgunluk ve sıkıntıları unutturuyor. Bu anlattıklarımı ben son sekiz yılda bizzat yaşadım. Zaten yaşamıyanın anlatması da mümkün olamaz. Olsa da etkili olmaz. İnsan nefsinin en hoşuna giden şeyi mi merak ediyorsunuz? O da "Bir başkasının dedikodusunu yapmakmış" Hani evde, işyerinde, basında, siyasette bol bol yaptığımız ve insanların beyinlerini dumura uğratan şey. Tercih sizin, ister dedikoduculara katılın "hayatınızı yaşayın!" isterseniz şimdiden "öğrenen" olmanın çarelerini aramaya başlayın.