Globalleşemeyen siyaset erbabı!

A -
A +

Bizler 70'li yılların 2 milyar küsur dolar ihracatı, 3 milyar küsur dolar ithalatı olan memleketin yaşlılarıyız. Lüzumsuz bir sürü tartışma ve daha da kötüsü cinayetlerle sonuçlanan bitmez tükenmez kavgalarla durmadan bozulan sosyal ve siyasi istikrar sebebiyle bir türlü belini doğrultamayan ekonomik hayatın mağdurlarıyız. Beş bin dolar fert başına milli gelir ve 70 milyar dolar ihracat bizler için ulaşılmaz hedeflerdi. Rahmetli Turgut Özal 80'li yıllarda yüreğinin, beyninin ve bileğinin gücüyle iktidar olup o yıllarda 7-8 milyar dolar ihracat hedefi koyunca kendisini bayağı istifhamla karşılamıştık. Düşünün ne kadar dumura uğramış beyinlere ve gönüllere sahip imişiz. Ama o Türk milletinden aldığı gücü adam gibi kullanarak bu milletin önünü açmıştır. Kendinden kaynaklanmayan yanlışlıklar yapılmasaydı, mirasını bozuk para gibi harcayıp Yüce Divanlarda yargılanmak durumunda kalan halefleri olmasaydı, Anavatan Partisi bu kalkınma azminin bayrağını yere düşürmeseydi şimdi Türkiye Avrupa Birliği'ne üye olmuş, daha müreffeh ve mutlu insanların ülkesi olurdu. Kendinden sonra gelen "dün dündür, bugün bugüncüler" ve de "hortumcular" ve dahi yetmiş yıldır "yoksulluğu paylaşmaktan" başka bir misyonları olmayan basiretsiz mirasçılar olmasaydı bu memleket yepyeni ufuklara yelken açmış olurdu. Ama olmadı ve bu kadroların yıllarca biriktirdiği kötü kokulu problem çıbanları iki bin yılından itibaren patladı ve ekonomik ve sosyal açıdan ortalık tekrar kan revan oldu. Sonunda yine de demokratik bir ülke olmanın avantajını kullanan Türk milleti bu kadroları çok enteresan bir yaklaşımla kaldırdı attı ve gerçekten gönlü ülkesi için çarptığına inandığı bir kadroyu (partiyi demiyorum) iş başına getirdi. Böylece rahmetli Özal'a tanıdığı siyasi imkanı Tayyip Erdoğan ve takımına tanıdı. Son üç yıldır Türkiye birikmiş ve kangrenleşmiş birçok problemin üzerine cesaretle, inançla ve de elinden geldiğince giden bir kadro tarafından yönetilmektedir. Büyük ölçüde sağlanan sosyal ve siyasi istikrarın birincil meyveleri toplanmaya başlandı. Fert başına milli gelir beş bin doları (kayıt dışı hariç) ve de ihracat yetmiş milyar doları aştı. Enflasyon tek rakamlara indi. Faizler daha da düşüyor. "Eski çamlar, bardak oldu!" ABD ile Başkan Bush'un da takdir ettiğine inandığım bir duruşla olumlu bir döneme girildi. AB ile müzakereler başlamak üzere. Şimdi sıra bu olumlu gelişmelerin dalga dalga toplumun her seviyesine yansımasına geldi. İş Dünyamız'dan görüştüğümüz bütün insanlarda bu ümit ve heyecan var. Şimdi bütün bunlar olup biterken sırf "siyaset olsun" için durduk yerde "erken seçim", "türbanlı Çankaya"yı güya tilkice manevralarla ülkenin gündemine taşımaya çalışmanın açlıkla ve işsizlikle boğuşan milyonlara ne faydası olur? Globalleşme sadece iş dünyasını değil, siyaset dünyasını da derinden sarsıyor ama çoğu siyasetçi bunun farkında bile değil. Daha anlaşılır olmak için Anadolu'ya sığınalım: "Eski çamlar, bardak oldu!"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.