Gönül sofrasına buyurun!..

A -
A +

Bugünlerde Türkiye'nin yetiştirdiği nadir dehalardan olan elleri öpülesi Ömer Öztürkmen'i okuyor musunuz? Eğer bu nimete; onunla haftada bir de olsa gazetedeki köşe yazısında beraber olma şerefine nail oluyorsanız şanslısınız. Şimdi bana "Ne yazıyor son günlerde?" diye sorarsanız, bunun cevabını veremem. Haddimi bilirim. Ancak kendilerinin yazdıklarından bir kırıntı anlayıp anlamadığımı test etmek için bir şeyler arz edeceğim. Ömer ağabey, Karl Popper'den, Hayek'ten, Thomas Kunt'tan, Heisenberg'ten, Einstein'dan, Viyana Ekolü'nden, Danimarka Fizik Ekolü'nden... Bunların taa 1900'lü yıllarda uyandıkları ve batı dünyasını uyandırdıklarından. Ancak bu gerçek bilim adamlarının görüşlerinin ülkemize 80 yıl gecikme ya da geciktirmeyle ulaştığından ve de bu yüzden "eller aya biz yaya" olduğumuzdan bahsediyor içi yanarak. Mesela son zamanlarda atom parçacıklarının iki ayrı mekanda bulunabildiğinin ispatının yapıldığı gibi, matematiğe, fiziğe aklı ermeyen benim gibi birinin beynini zonklatacak şeylerden bahsediyor. Hâlâ okullarımızda değişmeyen gerçekmiş gibi okutulan Newton fiziğinin, Einstein'dan sonra bir paradigma olarak köşeye bırakıldığını, Darwin'in Batıda artık bahse bile konu olmadığını söylüyor. Bendeniz bütün bu bilgilerle beynimi zonklatırken geçen günlerde 'Global Köy' adlı bir kitap okudum. Bu kitapta ve diğer birçok yönetim bilimiyle ilgili kitaplarda Batı dünyası Aristo, Eflatun çağının etkisiyle 2500 yıldır beyinlerinin sadece sol tarafını kullanmaya şartlandırıldıklarından şikayet ediyorlar. Yani sadece matematik, mantık, rakam, harf ve söz ile bir yerlere varmak istemelerinin insanlığı karamsarlığa ve boşluğa ittiğini itiraf ediyorlar. Ve daha çok duygusal kapasitesiyle öne çıkan beynin sağ yanını yeterince kullanamadıklarını, yani gönüllerini nasırlaştırdıklarını, bu sebeple de daralan bir helezon gibi gittikçe sıkıştıklarını söylüyorlar. Bu yüzden asırlardır Avrupa ile Uzakdoğu arasındaki koskoca bir coğrafyayı ve muhteşem bir medeniyeti göremiyor veya inkâr ediyor, bu medeniyetin muhteşem kültürünü kör bir inatla reddediyor, bu arada gönüllerindeki boşluğu doldurmak için Uzakdoğu'nun daha ziyade kişisel gelişimle ilgili mistik havasından medet umuyorlar(dı). Ama artık bilgi çağı herkesi hizaya sokacağa benziyor. Batılılar da artık Ömer Öztürkmen'in muhteşem deyişiyle içlerindeki "metafizik ürpertileri" bastırmakta zorlanıyor. Bu ürpertileri beşikten mezara kadar asırlardır doyasıya yudumlayan bizim gönlümüz her zaman herkese açık. Bekleriz. Buyursunlar, efendim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.