Avrupa giderek yaşlanıyor. Şaka değil AB ülkelerinin çoğunun nüfus artışı da (-) negatif yani bir yandan da nüfusları azalıyor. "Bu durumdan rahatsız olan var mı oralarda?" diye soracak olursanız; bence pek yok. "Sonlu bir hayat" paradigması Avrupalıyı "Boş vermişim dünyaya" havasına sokuyor. Bu durumda "evlenmek", "çoluk çocuk, torun torba sahibi olmak", "arkasından hayır dua edecek birilerini bırakmak" ve benzeri gibi bizim kültürümüzde nüfus artışını dengede tutan sosyo-psikolojik motiflerin yokluğu Avrupa'yı çok yakın bir gelecekte "yaşlılar pansiyonu"na dönüştürecek. Hatta dönüştürdü bile diyebilirsiniz. Bizim memleketin durumu ise malum. Nüfus artış hızımız giderek azalmakla beraber şimdilik normalde seyrediyor. Genç nüfusumuzun oranının yüksekliği ise Türkiye'yi Avrupa nezdinde iştahlı bir pazar konumuna sokuyor. Yani şimdilik biz hâlâ "Harman yerinde öküzlerle düven sürerken, kırık bir testiden su içen" Anadolu insanının alın teriyle ürettiği "katma değeri düşük" ürünlerle ekonomik hayatını sürdüren bir toplumuz Avrupalının gözünde. Haksız da değiller; mesela Kore'nin bir tek Samsung firması bile bizim toplam ihracatımızdan daha fazlasını ihraç ediyor. Bizim nesil sanayileşmiş ülkelerle aramızdaki bu uçurumun yüzyıllar sonra kapanabileceği kabulüyle gençliğimizi harcadık. Çünkü bizim gençliğimizde gelişmiş ülkelerden konumuzla ilgili bir bilimsel kitap getirtmek belki üç dört ayımızı alırdı. Çoğunlukla paramız olmadığı için böyle bir şeyi düşünemezdik bile. O bakımdan bizler "Ne yapalım elimiz kolumuz bağlıydı, açığı kapatamadık" mazeretine sığınabilirdik, sığınıyoruz da zaten. Ama bugün nüfusumuzun yarıdan fazlasını oluşturan gençlerimiz yirmi birinci yüzyılın çılgın bilişim ve haberleşme imkânlarını kullanarak bu açığı kapatabilirler. Dün Büyükçekmece dolaylarında Anadolu'nun bağrından kopmuş bir lise öğretmeninin kurduğu bir üniversitenin tesislerini gezdikten sonra bu ümidim daha bir arttı. Bunun gibi yurdun dört bir yanında boy veren üniversitelerimizin "Bir vizyona hep beraber odaklandıklarını düşünün" o zaman bugün beynimizi zonklatan ve en verimli yıllarımızı ve en verimli çağında birçok insanımızı heba eden problem yumağının eridiğini göreceğiz inşallah...