Hadi hayırlısı bakalım!

Altmış küsur yaşındayım. "Altmışsekiz Kuşağı"yım. Çok çeşitli görevler dolayısıyla Türkiye'nin Artvin ve Antakya hariç bütün illerini ve ilçelerinin çoğunu, dünyanın da birçok ülkesini gezip görme imkânım oldu. Üç yıl bir Avrupa ülkesinde yaşadım, beş yıl İzmir Fuar Müdürlüğü yaptım bu vesilelerle yüze yakın ülke insanıyla yüz yüze görüşme, konuşma ve fikir alışverişi yapmak nasip oldu... Bütün bu hayatın akışı içinde çok şeyler öğrendim. Özellikle de kültür farklılıklarının ne kadar etkileyici olduğunu yaşayarak öğrendim. Bu konuda en önemli tespitim; kültürel farklılıkları en iyi yöneten ülkelerin, şirketlerin, ailelerin mutlu ve başarılı olduklarıdır... Aslında farklılıkları en iyi yönetme konusunda zirveleri zorlayan "Osmanlı Kültürü"nün de mirasçılarıyız. Ailelerinin rızalarıyla alınıp yetiştirilen "devşirme gençler"den onlarca sadrazam, yüzlerce vezir, binlerce paşamız olmuş, kendi dinlerini değiştirmeden de bu görevlere getirilmiş yüzlerce yöneticiye görev vermişiz. Bizden önceki nesilden duyduğumuz çeşitli din ve kültürlere sahip aileler ve kişiler arasındaki komşuluk ve arkadaşlık anıları bu işi iyi becerdiğimizin en güzel şahitleridir. Bu güzel ilişkiler şu anda da yurdun birçok köşesinde sürüp gitmektedir. Ne olduysa şu son elli yılda bu konuda birtakım olumsuz gelişmeler yaşadık. Özellikle son yirmi yirmi beş yıldır yaşadığımız olayları tasvip eden bir "Türk"e, "Kürt"e, "Laz"a, "Çerkez"e, "Boşnak"a, "Arnavut"a, "Arap"a, "Roman"a, "Yahudi"ye, "Ermeni"ye rastlamadım ben... Ama kışkırtanı ve kaşıyanı her kimler ise huzurumuzu bozmayı becerdiler yıllardır. Tabiî dünyada bu tür kavgaları "Dolar"a tahvil eden bir "mutlu azınlık" var ve bunlar barışı istemiyorlar. Ama "İnsanlık Ögesi"ni öne alarak birleşmenin meydana getirdiği sinerjiye de karşı koyamıyorlar. Türkiye'nin yeni dönemi hayırlı olsun!..