Çocukluk yıllarımda yılda bir defa İzmir'e anne tarafını ziyarete gidebilirdik. O zamanlar sadece sabah saat dört kırkta kalkan bir otoray ve saat beşi beş geçe kalkan bir kara tren ve de bizim için çok pahalı olan birkaç, burunlu Ford ve Austin otobüsler var idi. Ne heyecanlanırdım o günler. Anneanneye şımarmak, teyzelere kudurmak, dayıların sırtında saltanat sürmek vardı. Ve de dayıların mobilyacı arastasında her gün yepyeni heyecanlar yaşamak vardı. Babam, amcalarım, dayılarım hepsi marangozdu, demirciydi, camcıydı, yani esnaftı. Herkes çalışır kazanır, gayret eder, geleceğe ümitle bakardı. O günlerin hayat şartlarının iyisi bugünün kriz günlerini aratmazdı. Mesela herkeste yamalı pantolon görmek mümkündü. Kimse kimseyi bu yüzden ayıplamazdı. Bir kalemtıraşım olmasını ne kadar arzuladığımı hatırlıyorum. Hele bir saat, bir bisiklet hayalden öte bir şeydi. O şevkli ve heyecanlı gayret, milletçe hepimizi bugünlere getirdi. Özel sektöre müdahale azaldıkça Türkiye belini doğrulttu. Bizim marangoz dükkanı da kafadan kızma Deutz su motorundan elektrik dinamosuna terfi etti. Müthiş bir hamleydi. Sonunda seksenli yıllarda daha güzel bir rüzgar bulduk yelkenlerimize. Bu arada doğru veya yanlış, Gümrük Birliği'ne, Ortak Pazar'a girmeden önce girecek kadar gözüpek kararlar aldık. Ama gelgelelim siyaset mekanizması milletin bu canhıraş gayretine katılmadı. Değişimi ayak oyunlarıyla geçiştirmeye çalıştı. Ama dünya durmuyor dönüyordu. Son zamanlarda sanki daha hızlı dönüyordu. Ama siyaset bu hıza ayak uyduramadı, ayak bağı oldu adeta. Nereden mi biliyorum? Alaşehir-İzmir hattında 50 yıldır en az 500 misli artan yolcu taşımacılığını özel sektör yarım saat başı kalkan dünyanın en modern otobüsleriyle yaparken, siyaset, demiryolu taşımacılığında bir model değişimiyle otoraydan mototrene, buharlı lokomotiften, dizele geçebildi ama, 50 yılda sabah ve akşam bir motorlu ve de bir dizel tren kaldırabilmekten öte geçemedi. Elinde tuttuğu demiryolu taşımacılığı imtiyazını diğer bütün imtiyazlı konularda olduğu gibi bozuk para gibi harcadı. Halen de harcamaya devam ediyor. Bu işlere "bakan"ların cümlesi birkaç aylık ya da yıllık devri iktidarlarını nutuk atarak geçirdiler ve de geçiriyorlar. Ne diyelim, bir gün gerçekten "demir ağlarla örülmüş" bir Avrupa devleti olmayı hayal etmeye devam. Buna bir mani yok henüz hiç değilse...