Lise yıllarında biyoloji derslerini severdim. Belki de Ziraat Fakültesi'ni seçmemde de gizliden bu sevgi rol oynamış olabilir. Aslında son yıllarda biyolojik olaylar ve sistemler bütün bilim dallarına katkıda bulunuyor. Son yıllarda evde yetiştirmeye merak sardığımız süs bitkilerini gözlemlerken bendeniz de biyolojiden yönetim bilimi için bazı ipuçları buluyorum kendimce. Bir bitkinin gelişmesi öncelikle 'sabır' istiyor. Çiçeğe ulaşmak istiyorsanız işe tohumdan ya da fideden başlayacaksınız. Tohumdan çiçeğe giden süreçte bütün safhalar tam olarak geçilmek zorunda. Gübreyi ve suyu ne az ne fazla veremezsiniz. Her şey tam kararında olmalı. Zamanı geldiğinde bitkiyi budamalısınız. Bu budama ile hem meyve oluşumunu desteklemeyi hem de bitkinin gövdesini direkt güneş ışığından korumayı sağlamalısınız. Çünkü gövde güneşten yanarsa dallara gerekli bitki özsuyunu ulaştıramaz. Çiçek zamanı bitkiye suyu biraz azaltmak gerekir, aksi takdirde bitki çiçeklerini döker... Şimdi bir şirket düşünün. Tohum atılmış; şirket bir şekilde kurulmuş. Eğer Türkiye'nin bundan onbeş yirmi yıl öncesi şartlar söz konusu ise şirket talep cephesinin ne bulursa aldığı mümbit bir ortamı bulursa, her projeye balıklama dalar, her alana dal budak sarar. Bu aşırı büyüme kaliteli ve maliyeti düşük üretimi ikinci plana atar. Bir zaman sonra küresel ekonomi rüzgârları esmeye başlayınca şirket; 'İyi becerdiği işlere' çekirdek yeteneklerine önem vermek zorunluluğunu idrak eder gereksiz dalları cesaretle budayabilirse, sağlıklı bir büyümeyi ve kaliteli üretimi garantiye alır. İşte bu budamada çok dikkatli olmak gerekir. Aşırı budamayla şirketin mesela yoğun ilgi gerektiren, az kârlı ama sıcak para akışını emniyete alan dalları da budanırsa, gövdede güneş yanıkları başlar. Şirket çok rahat bir ekonomik konjonktürde uzun yıllar devam ederse, aynı çiçek verme döneminde sulanınca rahat kavuştuğu için yeni nesil vermeyi düşünmeyip çiçek döken bitki gibi, şirket sahipleri de yönetimi devredecekleri aileden ya da profesyonellerden ikinci nesli yetiştirmek konusunda isteksiz davranırlar. Ancak şirket büyüyüp, rekabet şiddetlenince yetki devredebilecekleri insanları bulamazlar, şirketin devamı tehlikeye düşer. Gördüğünden ibret almak gerekir diye boşuna dememişler atalar.