İllüzyon ve vizyon

Memlekette şimdi tatlı bir telaş var. Deprem, kriz, savaş gündemden düşmüyor ama Tayyip Erdoğan'ın ortaya koyduğu 'İki bin yirmi üç yılında beşyüz milyar dolar ihracat' olarak özetlenen 'vizyon' iş dünyamızı bayağı etkilemiş görünüyor. Çeşitli vesilelerle görüştüğümüz iş dünyamızın temsilcileri bunun imkânsız olmadığını söylüyorlar. Hepsi iyi güzel ancak bu hedefin gerçekleşmesi için ülke iş hayatının dört defa (rakamla 4) büyümesi gerekiyor. Kapasite kullanma oranlarında var olan eksiği ve işlerimizi daha verimli yapmayı becerebildiğimizi düşünerek bu rakamı 3 (üç) olarak belirleyebiliriz. Şimdi herkes önümüzdeki 12 (oniki) yıl içinde yaptığı işi üçe katlamak durumundadır. Herkes kim? Cumhurbaşkanından tutun, başbakandan aşağıya doğru; iş adamı, işçi, memur, bürokrat, öğretmen, ev hanımı, öğrenci, çiftçi, esnaf, şoför, pilot, turist rehberi, fırıncı, tornacı... aklınıza kim geliyorsa! Herkes bu 'vizyonu paylaşır', yıllardır ölü toprağı serpilmişçesine 'bu millet adam olmaz' paradigmasıyla uyuşan beyinlerimiz harekete geçirilebilirse bu hedefe ulaşmak mümkün olur. Yoksa şimdi birçok kişinin boğazına kadar battığı siyasi polemiklerle hemhal olarak bir yerlere varmak mümkün olmaz. Anadolu'da 'Halk Partisi Kafası' olarak özetlenen her şeye, her gayrete şuursuzca karşı çıkan anlayışta olanları hesaba katarsak bu milletin misyonunu benimseyenlerin gayretlerini dörde, beşe katlamaları gerekir. Sonunda belki ülkenin kalkınmasını kısır çıkar kavgalarıyla engelleyenleri de daha mutlu ve müreffeh bir geleceğe taşırız ve belki onların da takdirlerini kazanırız. Bu konuda ümitvarım, çünkü bir zamanlar otoyola, köprüye, telekomünikasyon altyapısı projelerine karşı çıkan bizim kuşaktan bazılarının insafa gelip bunları takdir edenlerine az da olsa rastlıyoruz. O zaman hep beraber ileri! Aksi takdirde 'Beşyüz milyar dolar ihracat, bir trilyon dolar gayri safi milli hâsıla' vizyon değil 'illüzyon' olur, Türkçesi 'göz boyamacılık' demek.