İletişim, satış söz konusu olduğunda beden dilinin önemi büyüktür. Çoğu Amerikan buluşu olarak lanse edilen bu tür bilgi ve uygulamaların hemen hepsinin bizim kültür köklerimizde varolduğunu anladığımızda sizin de canınız sıkılıyordur benim gibi. Benim kültürümüzün derinliklerine vukufum fazla derin değildir. Ama sorarak o güzelliklere ulaşmaya çalışırım. Geçenlerde bu konuda kendini iyi yetiştirmiş aile fertlerinden birine bizim günlük konuşma dilimizde bile "Body Language" olarak yer etmeye başlayan bu "beden dili"nin bizde olup olmadığını sordum. Bakın neler oluyormuş bir zamanlar! Beden dili bilgisine bizde "İlm-i kıyafet" denirmiş. Yani kıyafet ilmi diyelim. Ve bu ilim hukuk alanında geçerli bir yardımcı araç olarak da kullanılırmış. Diyelim Kadı Efendi bir davada davacıyı, davalıyı ve iki tarafın şahidlerini de dinledi. Ancak karar veremedi. Ama davanın bir şekilde sonuca bağlanması da gerekir, malum geciken adalet adalet değildir. O zaman davacı ve davalının dikkatlerini bir şekilde kendi üstüne çeker, tefekküre dalmış görünerek belli bir süre gözlerini kapatır gibi yapar, sonra haksız olduğunu düşündüğü kişiye aniden ve yüksek tonda bir soru sorarmış. İşte bu arada suçluluğundan şüphe ettiği kişinin vücut dilini kıyafet ilmince değerlendirir. Elde ettiği bulguları da gerekirse karar verirken kullanırmış. Beden dilinin kelimeler ve konuşma tarzından bile daha etkili olduğu, iletişim biliminde genel kabul görüyor. Beden dilini meydana getiren unsurlar ise çok çeşitli. En başta yüz ifadeleri, mimikler geliyor. Bunlar beden dilinin en önemli göstergesi. İstediğiniz kadar iyi kelimeler ve deyimler kullanın, yüz ifadeleriniz bu kelimeleri desteklemiyorsa etkiniz azalıyor. Aynı şekilde vücudun duruşu, jestler, yani el, kol hareketleri, ses tonu, konunun muhtevasına uygun tarzda ayarlanmış heyecan derecesi ve daha birçok şey beden dilini oluşturuyor. Hatta kıyafetin, kullanılan aksesuarın, makyajın da beden dilinin unsurları arasında sayıldığını biliyoruz... "Bu iş bitmiştir, ama.." İşte Sayın Denktaş'ın Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki konuşmasını bu ölçülere vurduğunuzda neler geliyor aklınıza. Şöyle bir "ilm-i kıyafet" değerlendirmesine katılır mısınız? "Sayın Denktaş, Kıbrıs meselesinin çözüme kavuşturulacağını yakinen bildiği için, Meclis'teki son konuşmasında, bu iş bitmiştir, ama ben yine de biraz dik durmaya çalışarak sahneden ayrılayım edasındaydı. Aslında kendisi de artık bu davanın bir şekilde sonuçlanmasını istiyordu. Ama bunu kelimelerle ifade ederek kendisine bu kadar zamandır destek verenleri kırmamak için bunu beden diliyle söyledi..."