İnsanı yönetmek

A -
A +

Olimpiyat oyunlarına ve altın madalya kazandıran haltercilerimizin müsabakalarına tam olarak dalmıştık. İlk bayan atlet altın almış, bir başka erkek atlet üç defadır üst üste olimpiyat şampiyonu olmuştu; bu arada ilk defa bir branşta birinci ve üçüncü olmuştuk. Bütün bunlar tüm toplumu hipnotize edilmişçesine ekrana bağlarken, Türkiye'de başka bir ilk daha gerçekleşmişti. Değerli fikir adamımız ve gerçek düşünürümüz Ömer Öztürkmen bey, ilk olarak televizyonda bir programa konuk olmuştu. Bu ilki gerçekleştirme başarısından dolayı TGRT Haber Genel Yayın Yönetmeni sevgili Mehmet Soysal'ı gönülden tebrik ediyorum. Umarım devamını getirir. Ömer ağabey bir buçuk saat boyunca gönüllere huzur veren tatlı sohbetinde karıncalardan neden özür dilediğini özetledi. Sohbetin köşemizin yeni ismi ve konusuyla ilgili olan bölümü "Kuvantum" konusunun her alanda çığır açtığı gibi yönetim konusunda da yeni bir çığır açmakta olduğunu anlattığı bölüm oldu. Newton fiziğinde belli şartlar sağlanınca belli sonuçlar doğar anlayışı hakimdi. Bu anlayış kendinden sonraki bütün bilim dallarını etkilemişti. O zamanki teknoloji seviyesinde hemen her şeyi açıklamakta kullanıldı. Bugün de belli ölçülerde kullanılan bir teoridir. İşte yönetim biliminin ilk şekillendiği yıllarda Taylor, basite indirgeyerek söylersek şirketlerde işlerin paylaştırılıp dağıtıldıktan sonra ne kadar zamanda yapıldıklarını kronometre ile tesbit edip, elde edilen ölçülere göre yönetilebileceğini ortaya koymuştu. Doğruydu, halen de doğru olduğu alanlar vardır. "İnsan bu meçhul!.." Ancak insanın makineden farklı bir şey olduğu, onu makine olarak kabul eden bir zihniyetle yönetmenin mümkün olmadığı gerçeği yirminci yüzyılın başlarında denemeler sonucu ortaya çıktı. Yönetimde bir bakıma Newton fiziği anlamına gelen Taylorist anlayış sorgulanmaya başlandı. Sonunda bizim kültürümüzde ondört asırdır odak noktası kabul edilen insan, batı kültüründe de yönetim biliminin odağına alındı. İnsana insanca yaklaşmanın onun verimini artırdığı bilimsel olarak ortaya konuldu. Ancak bu gerçekten haberdar olan iş sahibi ve yöneticilerin oranının, tüm dünyada henüz yeterli seviyede olmaması bir tarafa, insanın önemini kavrayan yönetici ve patronların bunca yıllık davranış tarzlarını nasıl değiştirecekleri konusu daha da önemli bir problem olarak ortaya çıkıyor. Yani fizik bilimi nasıl ki, atom altı parçacıklarının ve galaksi ve nebülözlerin davranışlarını Newton fiziği ile açıklayamıyor ve bunun için "Kuvantum fiziği"ne başvuruyorsa yöneticilerin de insanı makine ile bir tutan Taylorist anlayıştan, birçok düşünüre "insan bu meçhul" dedirten ruh, ego, beden ve daha bilmediğimiz birçok fizik ve metafizik unsurlardan meydana gelen insanı daha iyi yönetebilmek için yepyeni bir anlayış moduna geçmeleri gerekiyor. Yani insanı yönetmek sıradan bir iş değil.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.