İnsanlar duygularıyla karar alıyorlar

A -
A +

Şu anda önemli bir pazarlama gurusunu dinliyorum. Bir taraftan da sizlerle sohbetteyim. Konu pazarlama gerçi, benim direkt alanım değil ama Harrey Bechwith şirketlerde pazarlamadan herkes sorumludur dediği için bu konuda kalem oynatmaya karar verdim. İsmail Kaya beyin de bu arada kulakları çınlasın!.. Bechwith'in ortaya koyduğu en önemli hususlardan biri "müşterinin nasıl düşündüğü" konusunda söyledikleriydi. İnsanların markalar ve ürünler konusunda duygusal davrandıklarını rasyonel (akılcı) davranmadıklarını tekrar etmesi ve vurgulamasıydı. Bunları dinlerken Türkiye'nin dış dünyadaki imajı geldi aklıma. Ve iş dünyamız için bayağı endişelendim. Çünkü gerçekten önümüzde yıkmamız gereken büyük bir duvar vardı. O da gerek Amerika ve gerek Avrupa'da yüzyıllardır uygulanan hatalı politikalar sabebiyle oluşan negatif "Türk" ve "Türkiye" imajı dolayısıyla kaybettiğimiz pazar ve prestij kayıplarıydı. İşte o zaman Bechwith'in üzerinde çok önemle durduğu "Bir şirkette pazarlamadan herkes sorumludur" prensibini ülke geneline doğru genişlettim. O zaman Türkiye'nin gerçekten laik, demokratik bir hukuk devleti olduğu, ya da samimiyetle böyle olma yolunda olduğuna dış dünyayı inandıramazsak, dış ekonomik ilişkilerimizi geliştirmemiz de o nispette zor olmaya devam edecek. Bu yüzden Türkiye'nin bu mânâdaki gayretlerinin duyurulması sadece "devlet baba"dan beklenmeyecek kadar önemli bir iştir. İşte buna "lobi" yapmak deniyor. Genelde de lobi faaliyetleri o ülkenin bütün kesimleri tarafından desteklendiği zaman etkili oluyor. Çünkü sınırların eridiği bu çağda artık her faaliyet ve tedbirin "sistem bütünlüğü" içinde ele alınması daha çok önem arzediyor. Bu çerçevede kamu ve özel sektör kuruluşlarının hepsinin; Cumhurbaşkanından geriye doğru her ferdi kapsayacak tarzda Türkiye'nin yeni imajını tanıtmak için samimi bir gayret ve iş birliğine girmesi gerekiyor. Kısır çekişmelerin tekrar gündeme getirilmeye çalışılması, ya da kısır çekişmelere yol açacak davranışlar sergilenmesi ekonomimize ve iş hayatımıza ölümcül darbeler vurmaktadır. Marka olmadan hiçbir şirketin başarılı olamadığı kadar, temiz bir imaja sahip olmayan bir ülkenin de başarılı olamayacağını bilmeliyiz. Aksi takdirde iş hayatımızı yeniden içe dönük rekabetsiz, verimsiz hale getirir, bugünlerimizi bile özler hale geliriz. İnsan hiçbir kompleks izi taşımadan konuşan yabancı yönetim ustalarını dinleyince işte böyle check-up listesini merakla takip eden hasta psikozuna giriyor. Umarım uzun yıllar sonra yakaladığımız istikrar ve huzur ortamı uzun ömürlü olur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.