Bu yıl dokuzuncusu idi insan kaynakları zirvesinin. Management Centre Türkiye yine başarılı bir organizasyona imza attı. Zirvenin konuşmacı kalitesi oldukça yüksekti. Eksiklik olarak simultane tercümanların muhteşem performansını mikrofonlardan gelen tıkırtıların düşürmesi söylenebilir. Bu arada entelektüel kapasitesi el çabukluğnunu aşan QB'yi de iyi düşünmüşler. Zirvenin davul şov ve şarap degüstasyonu gibi fazlalıkları da vardı. Neyse size bir yazıda bütün iki günü özetlemeye çalışmanın manasızlığını bilerek birkaç tad sunmaya gayret edeceğim. Konuşmacıların isimlerini zikremeden bazı ana başlıkları ve anekdotları aktarayım. Eskinin zat işleri daireleri, sonraların personel servisleri, şimdilerin insan kaynakları (IK) sorumlularının büyük ilgi gösterdikleri zirveden üç kelime çeksek. "İnsan" "Kendini bilmek" ve "Sevgi" olabilir bu kelimeler. Şimdi de birkaç cümle sizler için; "Sevgi nedir bilmiyoruz. Ama ona muhtaç olduğumuzu hissediyoruz". "Her işe, her toplantıya, her görüşmeye şu dört kelimeyle başlasak birçok problemi baştan çözeriz. 'Size nasıl hizmet edebilirim?' İngilizcesi beş kelime 'How can I serve you?'" "Şirketler bir asırdır devletten ve toplumdan aldıklarını artık bir şekilde geri vermeyi düşünmelidirler." "Lider önce kendini geliştirmeli, sonra şirket kültürüne kafa yormalı" "Onlarca yönetim tekniği denendi ve deneniyor, neden tam işe yaramıyor? Çünkü insanın özüne yönelemedik" "Bilinçlenmek, kendimizi tanımak, gerçekten 'insan olmak' zorundayız". "Bilinç unsuru Batıda eksiktir. Bizler sadece yönetici değil aynı zamanda insanız. O zaman kendimize soralım: 1- Ben kimim, neyim? 2- Nasıl bir hayat sürüyorum? 3- Gerçekten ne istiyorum?" "Daha çok koşuşturuyor, daha çok üretiyor, daha çok tüketiyoruz, ama daha az mutlu oluyoruz. Başarıya mı ulaşıyoruz, yoksa başarılı deliler mi oluyoruz belli değil." "Einstein: 'Benim öğrenmemi en çok zorlaştıran şey bana verilen eğitimdir' demiş" "Pek çok insan düşünmüyor, her şeyi yeniden düşünmeliyiz!" "Ego'yu bir vasıta haline getirdiğimizde değişimleri daha kolay yapabiliriz. Ama şimdi "ego" gaye. İçimizdeki 'ego'nun reaksiyon gücünü azaltabilirsek, içimizdeki güneşi fark ederiz." "Personel şirketin en değerli servetidir" "'İnsanları motive etmeliyiz' bu yanlış, asıl problem yöneticilerin ve şirketlerin insanların motivasyonlarını bozmamaları, yok etmemeleridir." "Her kültüre göre ödüllendirmeyi düşünüyoruz. Çok tenkit almamıza rağmen Fas'taki otellerimizin başarılı personelini hacca gönderdik. Çok iyi sonuç aldık" "Çocuklar gibi samimi olun!" "Çocuklar gibi samimi olun, sorun, merak edin, çekinmeden 'bilmiyorum' diyebilin" "Eğlenceli bir şirket olun." "Yüksek basınç ve ısıda kömür elmas olur. Şirketlerin de yüksek basınç ve ısısına tahammül eden çalışanlar lider olurlar." "Aşırı karizma liderin kulaklarını sağır eder gözlerini kamaştırır." "Bir şirketin giriş kapısındaki tabela: Bu şirkette patron yoktur, 470 tane beyaz ve mavi yakalı takım üyesi vardır." "Bilinçsiz veri tabanımız, bilinçli veri tabanımızın on bin katı kapasiteye sahiptir." "Satın alma kararlarının yüzde doksanını kadınlar veriyor." "Önceleri zihniyeti, beyinleri değiştirmeye odaklanmıştık. 1997'de kalpten bahsetmeye başladık." "Alan insan değil, veren insan tatmin olur." Yüzde doksanbeşi yabancı konuşmacılara ait olan bu cümlelerden size uygun olmayanlar varsa karalayın. Sonra bir daha gözden geçirin. Faydalı olur umarım.