İstiridye değilsek...

A -
A +

Uzakdoğu'da istiridye avcıları denizden çıkardıkları istiridyeleri akşama kadar kayığın içinde tutamazlarmış. Çünkü istiridyeler güneş ve rüzgardan kurur ve satılamazlarmış. İstiridyeleri denizde tutmak gerekirmiş. Denizde hepsini çuvala ya da sepete koysan denize batar kaybolurlarmış. Uzun asırlar sonunda bir usûl geliştirmişler, beş istiridyeyi sivri uçlarından birer delik açıp birbirine bağlayıp kayığın yanında denize bırakırlarmış. İyi bir metot İstiridyelerin herbiri aksi istikamete doğru gitmek için çabalarlar ve grup hiçbir yere gidemezmiş. Böylece akşama kadar taze taze denizde bocalayıp dururlar, akşam üstü avcı hepsini toplar, kayığına alır götürür, iyi bir bedelle satarmış ve bu metodun oralarda hâlâ geçerli olduğunu söylüyor, ünlü Yönetim Ustalarından Edward de Bono. E, tabii, İstiridye bunlar neticede... Muhakeme kabiliyetleri yok. Olsa, ne derler meselâ: "Arkadaşlar böyle çekişip durmanın bir faydası yok, gelin belli bir yöne gitmeye karar verelim. Hep beraber o yöne yönelelim ve tavada kızarmaktan kurtulalım." Bu mümkün olmadığı için asırlardır istiridye avcıları istiridyeleri kolayca avlayıp satıyorlar. De Bono bunu şirketlerde vizyonsuzluğun doğuracağı felaketleri anlatmak için anlatıyor. Gelin şimdi bu durumu ülkeye uyarlayalım. Sebep, petrol... Gündemde bütün dünyanın etkilemekten pek ümitli olmadığı bir gerçek var. ABD Ortadoğu'da yeni bir düzen kurmak istiyor. Sebebi petroldür, sudur, İsrail'in güvenliğidir, şimdiden Çin'e karşı bir güvenlik kuşağı oluşturmaktır. Amerikalı şahinlerin iktidarlarını pekiştirmek arzusudur, durgunluğa giren ABD ekonomisini canlandırmaktır. Neyse nedir... Sonuçta Ortadoğu'da bir anafor meydana gelecektir. Bu anafora karşı devlet olarak belli ölçüde karşı koyabilmek için, bütün güçlerimizi bir yöne doğru yoğunlaştırmak zorundayız. Ama bakıyoruz, halkımız kararsız, Meclis keza tam olarak iki yana çekiyor, hatta bütün gazetelerin yazarlarının yarısı sağa yarısı sola çekiyor. Yani yönümüzü tayin edip, bütün enerjimizi yoğunlaştıracağımız bir vizyonumuz yok. Bu durumda şuursuzca tavada kızarmaya doğru gidiyoruz. Ne demek mi istiyorum? Geç kalmadan... Devletin asker sivil tüm organları taşın altına elini koysunlar. Çünkü bu 5-10 günde verilecek karar, belki de ülkenin elli yılını etkileyecek. Bir asra yakın süreden beri ülkenin damarlarını kurutan iç siyasi çekişme lüksümüzü ileri bir tarihe erteleyip ülke çıkarları doğrultusunda harekete geçmeliyiz. Geç kalmadan, atı alan Kerkük'ü geçmeden...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.