Oniki Eylül 1980 öncesinde memleket karmakarışık bir haldeydi gerçekten. Meclis cumhurbaşkanı için bilmem kaç yüzüncü turunu yapmasına rağmen bir sonuç alınamamaktaydı, her gün onlarca ölüm ve yüzlerce yaralı gazete manşetlerine yansımakta, hepimiz korku ve dehşet içinde her gün helalleşerek işimize gidip gelmekteydik. Neyse; bir gün sabah radyodan mehter marşları eşliğinde 'bizim oğlanların' kahraman edasındaki bildirileri yayınlanmaya başlandı ve olaylar 'tak' diye kesildi. Ortalık sütliman oldu. Televizyonda her gün beş askerin beraber yer aldıkları görüntüler eşliğinde beyanatlar, emirler, talimatlar açıklanıyor, emirle anayasa, talimatla kanunlar çıkarılıyor, Rahmetli Özal'a emanet edilen ekonomik durum düzeltilmeye çalışılıyordu. O günlerde artık daha güvenli bir ortamda, daha sık Alaşehir'e annemizi, rahmetli babamızı ve kardeşlerimizi ziyarete gidebiliyorduk. İşte o ziyaretlerden birinde bir pazar sabahı babam erkenden kalkmış annemizin daha erkenden kalkarak hazırladığı malzemelerle 'Okkalı Mehmet'in fırınında bizim memleketin aslında dünya çapında olması için hiçbir engel bulunmayan meşhur 'Kesikli' ve de 'Tahanlı' pidelerini yaptırıp gelmiş ve nefis dombay tereyağı ile yağladığı pidelerin kokularıyla bizi tatlı uykumuzdan uyandırmıştı... O günler gerçekten unutulmaz hatıralarımız arasındadır. O muhteşem kahvaltının ardından rahmetli o meşhur 'İzmirli Mehmet' tavrı ve edasıyla 'Eee... Söyle bakalım mühendis bey! Ne oldu şimdi. Onbir Eylül bindokuzyüzseksen gecesine nazaran ne değişti?' diye soruvermişti. Bendeniz de 'Baba artık dört yüz elli kişi konuşmayacak!' diye cevaplamıştım. O da 'Peki oğlum, kaç kişi konuşacak?' diye sormuştu. Ben de 'Beş kişi konuşacak baba' demiştim. Rahmetli yenice cigarasından derin bir nefes çekmiş ve de 'Çok oğlum, beş kişi de çok, bir kişi konuşmalı!' diye kestirip atmıştı... Hani bugünlerde yine 'Kaç kişinin konuşacağı?' konuşuluyor ya, rahmetlinin bir katkısı olur mu bu işlere diye aklıma gelmişti de... Bu arada 'kesik' çökelek, 'tahan' tahin, 'dombay' da manda olarak anlaşılmalıdır...