Yıllar yılı iş hayatımızın büyümesi, gelişmesi için karınca kararınca kafa yormaktayım. Minicik bir esnaf dükkanının kurulup gelişmesini bizzat yaşadığım gibi, holding düzeyinde de aynı serüveni yaşamışım. Özellikle son on onbeş yıldır gerek televizyonda misafir ettiğim iş adamlarının, gerekse çeşitli vesilelerle ziyaret ettiğim şirketlerin maceralarını dinlemişim, görmüşüm. Bütün bu gözlemlerden sonra bir şirketin kurulmasının ve devam ettirilmesinin ne kadar zor bir şey olduğunu idrak etmişim. Ekonominin temel taşı olan bu şirketlerin karar mekanizmalarının sağlıklı bir yapıya kavuşturulmasının ne kadar önemli olduğunu, bu kararların şirket ve dolayısıyla ülke kaynaklarının en uygun şekilde kullanılmasında önemli rol oynadığını idrak etmişim. Bu kararların kalitesinin artırılması için yıllardır okumuşum, yazmışım, dersler vermişim, seminerler anlatmışım-yönetmişim. Dolayısıyla ekonomik yönden ülkenin kalkınması, milli gelirimizin artması, gelir dağılımının iyileştirilmesi, insanlarımızın daha iyi ve yüksek hayat standardına kavuşmaları için elimden geldiğince; gerek yönetici, gerek akademisyen olarak elimden geleni yapmışım. Yani şimdi ben yıllardır Anayasa suçu mu işlemişim. Bunu bana izah edebilecek bir hukukçunun acil yardımına ihtiyacım var. Yoksa bir psikoloğa başvurmak zorunda kalacağım.