Bugünlerde toplumda önemli değişimlerin gerçekleştiğini görmek, bizim gibi bir zamanlar birbirlerini yok etmeye kararlı 68 kuşağı nesli için çok sevindirici. Bendeniz o zamanlarda şiddet olaylarının karşısında olan ve de her kesimle barışık bir yapıya sahiptim. En aşırı uçlardaki gençlerin bile belli bir anlaşma zemini aradıklarını bilir görürdüm, ama aradaki kavganın, akan kanın önlenmesi nedense bir türlü mümkün olmazdı. O zamanlar dar gelirli bir asistan olduğumuz için düzenli gazete alamazdık. Fakültede paylaşarak okurduk günlük gazeteleri. Basın o zamanlar kavgayı körükleyici tarzda yayın yapardı. Zaten birkaç önceden köşeyi kapmış gazete dışında belli bir kesime dayanmayan gazeteler de yaşamazdı. O günlerin şöyle bir sosyolojik analizini yaptığım zaman, sağ ve sol kısım denilen kesimlerde, hepsinin yüreği vatan için çarpan kişiler vardı. Bunu lâf olsun diye söylemiyorum gerçekten öyleydi. Ancak bu insanlar oturup konuşamazlardı, tartışamazlardı. Bu engellenir, kavga körüklenirdi. Sonradan yabancı ajanların provokatif faaliyetlerinin olduğunu duyduk, anladık ancak iş işten geçmişti. Bir sürü gencimizi hayatlarının baharında, toprağa vermiştik. 12 Eylül harekâtı yumuşamanın sert tedbiri olmuş, Turgut Özal'ın barış yanlısı samimi liderliği toplumumuzu daha bir huzura kavuşturmuştu. Sonra Süleyman Demirel, yıllardır birbirlerini can düşmanı bilen iki tarafı DYP ve CHP'yi bir koalisyonda buluşturunca, milletçe bir paradigmamız daha yıkıldı. Ortaklık yaparak ve adam gibi tartışarak birşeyler yapmak da mümkündü. Sonra yine toplumsal barışın zedelendiği bir dönemece girdik. Buna sebep olanların bir kesiminin şimdi pişman olduklarını demeçlerinden anlıyoruz. Bütün bu olayların akışında milletimiz düzenli olarak önüne konulan sandığa gitti ve her seçimden sonra mesajını verdi, küsmedi, darılmadı, sokağa dökülmedi, aşırılık yapmadı. Ve son seçimlerde de gerçekten çok kaliteli bir kadroyu kurarak, kendisine programını en iyi şekilde, diğer partilere saldırmadan, sabırla ve nezaketle anlatan bir partiyi tek başına iktidar yaptı. Milletin bu olgunca davranışının ülkede tüm kesimlerce kabul edilmesi gerekirdi bu oldu. Kimse kimseyi yağcılık, afedersiniz yalakalıkla suçlamamalı, bilakis millete saygıyı ifade eden bu davranışlara olumlu karşılık vermeliyiz.