Kaş yaparken göz çıkarmak!

A -
A +

İzmir Fuar Müdürlüğü ilk bürokrasi tecrübem oldu. Her ne kadar belediyeye bağlı bir birim idiyse de, gerek iş ve ilişkilerin şekillendirmesi, gerekse Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatura beyin yetki devri konusunda biraz cömert davranması sayesinde bu ilk yönetim maceramda oldukça rahat ve esnek çalışma imkanı bulmuştum. Şimdi o beş yılı sakin kafayla ve daha objektif bir şekilde değerlendirebiliyorum. Göreve geldiğim ilk günler çalışma arkadaşlarımın hepsini odalarında ziyaret etmiştim. Bu ziyaretlerde hiçbir büroda çay içilmediği dikkatimi çekmişti. Türk çalışma hayatında Amerikalının kahvesi neyse o olan çay servisinin yasaklandığını duyunca, verdiğim ilk emir çay ocağının açılması olmuştu. Bunun için tahsisat olmadığını söyleyen sayman arkadaşa "fasıllar arası aktarma!" manevrası yapmasını tavsiye etmiştim. Sonra çalışanların merak ve heyecanla beklediklerinin aksine kimseyi görevden almadım, kimseyi yerinden oynatmadım, hatta arkadaşlarımın ısrarlarına rağmen makam şoförünü bile değiştirmedim. Tanışma faslından sonra yaptığım ilk toplantıyı hatırlıyorum. Çok geniş katılımlı olarak düzenlediğimiz o toplantıda özetle şunları söylemiştim: "Arkadaşlar ben bu işi bilmiyorum, sizler uzun yıllardır burada görev yapıyorsunuz. Benim görevim sizlerin önünü açmaktır. Tabiî zaman içinde benim de bazı fikir ve tekliflerim olacaktır. Bunları da birlikte değerlendiririz. Gayemiz elimize verilen bu bayrağı en uygun şekilde bizden sonraki arkadaşlara aktarmaktır. Özellikle Belediyeler siyasetin ağır bastığı kuruluşlardır. Ama benim hiçbiriyle kişisel problemim olmaz. Herkes istediği gazeteyle dergiyle işine gelebilir. Boş zamanlarında istediğini okuyabilir. Yeter ki yüreklerimiz ülkemizin milletlerarası camiada temsil edildiği bu kuruluşu daha etkili hale getirmek için çarpsın..." Bu konuşmadan sonra arkadaşlarımın beni tam olarak kabul etmeleri için yaklaşık yedi sekiz ay geçti. Sonra herkesin zevkle şevkle, samimiyetle çalıştığı dört yıl geçirdik. İşte son görev yılımın başında herkesi toplayıp şöyle dedim: "Arkadaşlar, dört yıldır güzel çalıştık, güzel işler çıkardık. Önümüzde seçimler var. Burhan bey seçimi kaybederse, malum ben de görevi bırakırım ben bırakmazsam bıraktırırlar. O yüzden bu döt yılın deneyimlerini ve görebildiğimiz kadar ilerdeki ihtiyaçları göz önüne alarak fuar müdürlüğünün yönetim şemasını ve buna bağlı olarak her bölümün görev yetki ve sorumluluklarını, hatta mümkünse her personelin görev tanımlarını belirleyelim. Bundan sonra da fuar yönetimini daha özerk bir yapıya kavuşturmak için, belediye yanında Odalar, Borsa, Üniversitelerin ilgili bölümlerinin katılımını sağlayacak bir anonim şirket statüsü hazırlayalım. Devam edersek biz, edemezsek bizden sonra gelecek yönetimler bu yönetim şeması ve statüsüyle daha başarılı olurlar. Bunu benden kimse talep etmedi. Hep beraber uygun görürsek bu işe kalkışacağız." Ne olduysa ondan sonra oldu!.. Kimse itiraz etmedi, genelde teklif kabul gördü. Ama ne olduysa ondan sonra oldu. Yönetim şemasında kaç müdür yardımcısı olsun, hangi bölümler şemada yer alsın konusu gündeme gelir gelmez, o güzelim takım havası tarumar oldu, çalışanların kimyası bozuldu. Herkes "Benim bölüm kapanır mı?", "Benim koltuk altımdan kayar mı?" derdine düştü. Ve son altı ayda bu çalışmayı tamamen durdurmamıza ve gündemden kesin olarak kaldırdığımızı söylememize rağmen, o eski tatlı hava geri gelmedi. Şimdi ne olup bittiğini biraz idrak edebiliyorum. İlk günlerde yepyeni şekillenme ve yapılanmalara imkan veren, tamamen samimi ve içten duygularla sürdürdüğüm, belirsizlik ve düzensizlik üzerine dayalı modern esnek yönetim anlayışını terkedip, insanları dar kalıplar içine hapseden, onların birbirleriyle olan samimi ilişkilerini zedeleyen, böylece katılım isteklerini ve şevklerini kıran, katı hiyerarşik klasik Taylorist yönetim tarzını dayatmışım. Ne mi yapmalıydım? O meşhur yönetim şemasını sadece kendi beynimde bulundurup, kimseye hissettirmeden esnek bir uygulamayla yeni ihtiyaçlara cevap verecek bir yapılanmayı çaktırmadan gerçekleştirmeliydim. Yani kaş yaparken göz çıkarmamalıydım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.