"Kavga etme başka ihsan istemez"

Bundan birkaç yıl önce bir üniversitenin düzenlediği toplantıda Alarko'nun başkanı İshak Alaton'u dinlemiştim. 'Fert başına milli gelir ölçüsüne göre 1950'li yıllarda on Japon, onbeş Koreli bir Türk ederken, bugün neden altı yedi Türk bir Jopon, dört beş Türk bir Koreli etmiyor diye sormuş ve bunun en önemli sebebinin 'Millet olarak kavgacı olmamız' olduğuna inandığını söylemişti. Gerçekten şöyle etrafınıza bir bakın, evde, iş yerinde, okulda, sokakta, trafikte, pazarda, stadyumda, Meclis'te her yerde bir gerginlik, bir stres, bir çatışma... Bizim nesil, yani ikinci dünya savaşı sonrasında doğanlar ellili yıllardan itibaren birkaç yıl (Rahmetli Menderes'in ilk dönemi) gürültüsüz patırtısız yaşadık. Ondan sonra gelsin İnönü-Menderes Demirel kavgası, gitsin Ecevit-Demirel Türkeş tartışması, olmadı devrim! isteyene modern-postmodern darbeler, otuz yıla yakın hız kesmeden sürmesi için kanatılan Kürt meselesi, sağ-sol, laik-antilaik, yetmedi alevi-sünni gerginliği, kırk yıllık sirke misali demlenen Kıbrıs meselesi, hiç bitmeyen başörtüsü tartışması... Bu kadar kavga ve kargaşanın arasında vakit ve enerji kalırsa, ekonomi-kalkınma-demokratlaşma-Avrupa Birliğine Katılma-eğitim-gelir dağılımındaki dengesizlik-küreselleşen rekabetle ve daha birçok meseleyle baş etme. Emin olun bu kadar enerjiyi yıllarca toprağa gömen bir ülke şimdi yok olup gitmişti. Ama bizim memleket şerbetli! İnsanın 'Bize bir şey olmaz' paradigmasına inanası ve yan gelip yatası geliyor. Son günlerdeki konulara bakar mısınız? CHP Meclis Resepsiyonuna girme konusunda grubunu serbest bırakmış! Yahu kardeşim vazgeçtim yıllardır ülkeye pozitif bir katkıda bulunamadığınızdan, ne olursunuz negatif enerji yayıp durmayın. Alın demokrat bir ülkede yaşamanın ihsanı olan milletvekili maaşınızı afiyetle yiyin, maaşınızda gözü olanın gözü çıksın, ne olursunuz memleketin meselelerini çözmek için kafa yormayın, yanisi 'Kavga çıkarmayın başka ihsan istemeyiz!