Keyfiniz bilir!

A -
A +

Çin kültürü en eski, eski olduğu kadar da dünyanın en etkili kültürlerinden. Bu kültürün kökleri çok eskiye dayanıyor. Ama onun köklerinden kopmasını o meşhur "yazı"yı bırakmamaları sağlıyor. Malum Çinliler hâlâ binlerce sembolle yazıp, okuyor, anlaşıyorlar. On bin diyeni de duydum yirmi bin diyeni de... Akıl almaz ve becerilemez gibi görünen bu yazı tarzı bir gerçek olarak önümüzde. İşte bu semboller dünyasında kriz anlamına gelen bir kelime var. Bu kelimeyi bir Çinli arkadaşa yazdırdım, orijinali bende var. Ve anlamını sordum, aynı sembol hem "tehlike" hem de "fırsat" anlamına geliyor. Hatta buna bağlı olarak Konfüçyüs'e atfedilen bir özdeyiş var: "Kriz rüzgârları esmeye başlayınca, aptallar bir duvar örer, arkasına saklanır, akıllılar bir düzenekle bu rüzgârdan faydalanmaya çalışır." Bütün mesele o rüzgârdan faydalanacak düzeni kurmakta... Kriz neler öğretmedi ki!.. Son yıllarda yaşadığımız, fakiri daha fakir, zengini daha zengin yapan ama bu arada genel olarak ülkeyi yüzde elli daha fakirleştiren ekonomik krizler ülkemiz için bir fırsat doğurdu. Ekonomide yıllardır uyguladığımız eninde sonunda duvara toslayacağımız belli olan "borcu borçla ödeme" olarak özetlenebilecek ahmak politikaların işe yaramadığını, enflasyonun toplumun büyük kesimi için canavar, bir kesimi için ise yağlı lokma olduğunu, iktidarların popülist politikalara yönelik olarak halka verdiği bir kaşığı çaktırmadan kepçe ile geri almaya yaradığını, ekonominin kan emici vampirlerini... Daha neleri neleri öğrendik bu krizler sayesinde. Az fırsat mıydı bunlar? Bu uyanış tertemiz bir sayfa açtı siyasetin önüne. Kirliler şimdi Yüce Divan yolundalar. Yaptıkları pisliklerin hesabını verecekler. Bu fırsatı değerlendirelim Şimdi ülkemizi acılara gark eden "terör krizi"ni yaşıyoruz. Bu olaylar bundan bir yıl önce kanlı bıçaklı olan birçok kesimin birbirlerine daha ılımlı yaklaşmalarını sağlayacak gibi. Gelin bu güzel havayı, samimiyetsizlik, yalakalık ve benzeri yakıştırmalarla yıpratmayalım. Bu fırsatı değerlendirip çok partili hayata geçtiğimizden beri parti liderlerinin laf ebeliğinin ülkeyi kalkındıracağı paradigmasından milleti kurtaralım. Siyaseti gerçekten millete hizmet yarışı olarak yapmaya başlayalım. Milletin iktidara taşıdığı parti ya da partilere anayasanın öngördüğü süre müddetince çalışma ve projelerini gerçekleştirme imkanı sunalım. Buyurun o zaman... Bu yazıyı çok saftorik buluyorsanız, buyurun o zaman yıllarca, İnönü, Ecevit,. Erbakan, Demirel ve benzerlerinin yıpratıcı politikalarla ülkeyi harap ettikleri gibi, şimdi de yeni seçtiğimiz parti liderlerinin iş ve proje üretmek yerine birbirlerini yıpratmak için laf üretmelerini seyredin. Bu işten hâlâ keyif alıyorsanız keyfiniz bilir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.