Kibir her iyiliğe engeldir!

Ertuğrul Sağlam ve arkadaşlarını devamlı gözlem altında tutuyorum. Sebebi şu: İş hayatında birçok müteşebbisin gözünü korkutan bir durum da 'Yahu kardeşim onlar büyük şirketler, bizim gücümüz ne ki?' tarzındaki paradigma büyük kayıplara sebep oluyor. Aslında bütün dünyada ülke ekonomilerini ayakta tutan Rahmetli Özal'ın orta direk tabir ettiği küçük ve orta boy işletmelerdir. Bu şirketlerin desteği olmasa ne büyükler başarılı olabilir ne de ülke işsizlik derdine kalıcı çözüm bulabilir. Bu boyu küçük etkisi büyük şirketler ne kadar etkin yönetilir ve yönlendirilirse ülke kaynakları o kadar etkili kullanılabilir. Bu şirketlerin en önemli özellikleri hızlı karar alma ve bu kararları gecikmeden uygulama imkânına sahip olmalarıdır. Bu 'hız'ın yanında, esnek bir şirket yapısına sahip olmaları bu şirketlerin etkinliğini daha da artırmaktadır. İşte bu küçük ve orta boy şirketlere bu etkinliği sağlayan onlarda 'takım anlayışının' diğerlerine nazaran daha kolay uygulanabilmesidir. Şirketler büyüdükçe 'takım olma' özellikleri normal olarak azalmaktadır. Çünkü bu şirketlerde insanî ilişkiler; makamlar, mevkiler, maaşlar, arabalar, sekreterler, maun masalar, otoparkta özel yerler, VIP yemek salonları vs. vs... dolayısıyla zayıflamakta bu ise şirketin güç ve hız kaybetmesine tol açmaktadır. Çoğu zaman futbol takımlarından hareketle şirketleri masaya yatırdık malum. Ama bugün şirketlerden hareketle futbol takımlarını ele alalım. Oynadıkları ve kazandıkları her maçtan sonra Bursasporlu futbolculara ve Hocalarına kulak verin; hepsi mütevazı olmaktan, kibirlenmemekten, haddini bilmekten en önemlisi de 'Takım oyunu oynamanın öneminden' bahsediyorlar. Eh! Böyle olursan deviremeyeceğin takım, bükemeyeceğin bilek kalmaz. 'Bir futbolcumuz on Anadolu takımını satın alır' diye havalananlar düşünsün.