Kim kaç okka çekiyor!

Yönetim konusunda son yılların en önemli konusu 'takım olabilmek'tir. Bu kavram aşırı kullanmadan dolayı biraz gözden düşme temayülü göstermekte ise de önemini asla kaybetmeyecektir. Takım kavramını iki boyutta ele almak belki de konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir. Birincisi; sayısı beş on ile sınırlı iş takımları ve bunların etkin çalışmasıdır. İkincisi ve biraz daha zor olanı bir organizasyonda makro planda 'takım anlayışı'nın hakim kılınmasıdır. İş liderliğinin en zor görevi belki de budur. Küçük iş takımlarında kısa vadeli hedefler söz konusudur. İnsanları bu hedeflere yönlendirmek nispeten daha kolaydır. Ancak sayıları on binleri, yüz binleri bulan global şirketlerde 'vizyonu paylaşmak' çok güçlü liderlerle mümkündür. Bu tür şirketlerin CEO'larına yüksek ücretler ödenmesinin temelinde, bu insanların şirket çalışanlarını ortak hedeflere yönlendirmede gösterdikleri beceri etkilidir. İşi toplumlar boyutunda ele alırsak daha büyük zorluklar söz konusudur. Toplumlara liderlik etmek her babayiğidin harcı değildir. Hele bu işi demokratik bir ortamda yapmak birçok liderlik özelliklerini gerektirir. Bu konuda başarılı olmak: "Samimî, dürüst, tutarlı, güvenilir, çalışkan, bilgili, değişime açık, mütevazı, sevilen, yetkilerini paylaşabilen, güler yüzlü, paradigmalarının esiri olmayan, mazbut karakterli, toplumun inançlarına saygılı, farklılıkları hazmedebilen, iletişim kanalları açık, iftira ve dedikoduya kapalı, vakar sahibi, kendisiyle barışık, bütün bunların dışa yansıması olan rahatsızlık vermeyen bir karizmaya sahip" olmakla mümkündür. Şimdi etrafınıza bakın, sizi yönetmeye talip olduklarını söyleyenler için bu kriterlere göre birer karne hazırlayın. Tamamen objektif olarak siyasi tercihini belirlemek isteyenler için faydalı bir çalışma olabilir...