Olan biteni takip ederken yönetim çerçevesinden bakmaya alışmışım. Küçük de olsa yönetim biliminin ortaya koyduğu esaslara uygun bir uygulama gördüğümde ümidim artıyor ferahlıyorum. Yıllar yılı 'adem-i merkezî yönetim'in lüzumu konusunda nice nutuklar dinlemişizdir. Bu deyimin mânâsını bilen de pek yoktur aslında. Hadi bugün işe buradan başlayalım. Burada 'Adem' a'nın üzerinde uzatma olmadan okunur ve anlamı 'yokluk' demektir. Böylece 'merkezin yok olduğu bir yönetim'den bahsedilmektedir. Şimdilerde 'yerinden yönetim' diye söyleniyor. Bu yönetim tarzında en önemli konu merkezin yetkilerini uygun bir tarzda çevreye dağıtmasıdır. Özellikle devlet yönetiminde çok önemlidir. Yetkilerini katı bir tarzda merkezde toplayan devlet mekanizmalarının başarılı olduğu görülmemiştir. Şu anda bu işi en iyi yapan ABD'dir. Eyalet sistemi olmasa o büyüklük ve çeşitlilikte bir coğrafyayı yönetmek herhalde zor olurdu. Bir diğer başarılı örnek de Almanya. Orada da başarılı bir eyalet sistemi var malum. Tarihte bunun en muhteşem örneği ise Osmanlı İmparatorluğu idi. Zaten Amerikalılar Osmanlıyı taklit ettiklerini saklamıyorlar. Kanuni Sultan Süleyman Han'ın bir rölyefinin diğer bazı devlet adamlarınınkilerle beraber Kongre binasında asılı olduğunu biliyoruz. Bizde valiler ve vilayetler var ama, bırakınız bir il müdürünün, kaymakamın, bir valinin bile işini iyi beceremeyen bir memurun yerine bir başkasını tayin etmesi bile söz konusu değildir. Diğer yetki gerektiren işlere daha sıra gelememiştir. İşte tam bu noktada geçen gün haberlerde 'Valilerin trafik cezası verebileceklerini, bu işin mahkemesiz, kısa yoldan halledileceğini' duyunca bayağı ümitlendim. Bu yol açılır ve inşallah kılı kırk yararak, en ince süzgeçlerden geçirerek tayin ettiğimiz tüm mahallî yöneticilere 'Ankara'nın elinde düğümlenen yetkileri akıllıca dağıtarak ülkeyi ferahlatırız diye düşündüm. Bir yöneticiyi ya tayin etmeyeceksiniz, ya da güvenip tayin etti iseniz belli ölçüler içinde o'nun işine karışmayacaksınız. Kamu sektörü sana söylüyorum, özel sektör sen anla!