Kızmaca yok!

A -
A +

Orta Doğu'da olan bitene şöyle arkanıza yaslanıp, mümkün olduğu kadar objektif olarak bakmaya ne dersiniz? Deneyelim. Ama kızmaca yok. Anlaştık mı? Tamam o zaman... Taraflardan birinin dedeleri tarih boyunca ticarette ve kargaşa çıkarmakta çok başarılı olmuşlar!. Yakın tarihte Romalılar'dan sonra kaçıp sığındıkları Avrupalılardan epey zulüm görmüşler. Mesela bundan yaklaşık beşyüz yıl önce İspanyalı Katoliklerin zulümle kovdukları bu kimseleri hiçbir devlet kabul etmemiş. Osmanlı adalet ve himayesine kabul edilmişler. Bunu geçtiğimiz yıllarda 500. yıl kutlamalarıyla andılar. Kendi ırklarının üstün olduğuna, diğer bütün insanların kendilerine hizmetçi olmakla vazifeli olduğuna inanan bu insanlar tahrif edilmiş olmakla beraber halen ellerindeki kutsal kitapta kendilerine "vadedilmiş olan topraklar"a kavuşmak için asırlardır mücadele ediyorlar. Osmanlı devletinin yıkılışının birçok sebebinden birinin de bu insanların faaliyetleri olduğu biliniyor ve malum "vadedilen topraklar"ın bir kısmını bin dokuz yüzlü yıllarda, şimdi kavga halinde oldukları insanların dedelerinden satın aldılar. Bütün dünyaya yayılmış ve "ticaret" oyununu "dürüstlük" motifini iyi kullanarak oynayan bu insanların asırlardan sonra, özellikle kırklı yıllar Avrupa'sında gördükleri baskı ve zulümlerden kaçarak ya da kaçırtılarak kurdukları devletlerinin devamı için hep birlikte çalıştıkları malum. Mesela dünya kozmetik sanayiinin devlerinden olan bir bayan vatandaşları, Amerika'nın çok okunan dergisine şunları açıkça söyleyebiliyor: "Ben kadınların milyonlarca dolar ödeyerek satın aldıkları bu güzellik(!) ürünlerini hiç kullanmadım, kullanmam da çünkü faydasına inanmıyorum. Benim bu işten amacım para kazanıp, Orta Doğu'da kurduğumuz devletin yaşamasına destek olabilmektir..." İlimde, sanatta, filmcilikte, silah üretiminde dünya çapında binlerce şirketlerin ya sahibi ya da en azından yöneticisi durumunda olan bu insanların karşılarında yer alanlar kimler, şimdi de onlara bakalım. Lisanları belli ölçüde birbirine benzer olan bu insanların öncelikle ortak bir idealleri yok. Kurdukları devletlerin çoğunun başında bir diktatör var. İnançlarının gereği olan "İstişare"yi yapabilecekleri bir ortamı öyle ya da böyle ve bir ölçüde sağlayabilecek "demokrasi" oyununu oynayabilmeleri şimdilik bir hayal. Çünkü farklılıkların sinerjisinden faydalanan demokrasiyi uygulamaları, özellikle inanç farklılıklarına gösterdikleri aşırı tepki sebebiyle imkânsız görünüyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.