Amerikalı uzman söyleyinceye kadar hep kendi kendime mırıldanırdım konuyu. Dün bizim gazetede okuyunca cesaret buldum. Bugün yüksek sesle haykıracağım! "Lütfen; şu dünyanın hiçbir yerinde olmayan, olması düşünülemeyen, genç beyinleri dumura uğratan, insanımızın muhakeme yeteneğini yok ederek onu düşünme engelli hale getiren, üniversitelerimizin akademik insan kaynağını kurutan, iş dünyamızın istediği evsaf ve kalitede elemanları temin edemeyen, devletin yaptığı eğitim yatırımlarını boşa çıkaran ve de en önemlisi milyonlarca gencimizi hayata küstüren, gittikçe de daha içinden çıkılmaz hale gelen Öğrenci Seçme Sınavını lağvedin, mülga edin, yok edin!.." Dünya Bankası Türkiye Direktörü Andrew Vorkink konuyu tam bir vukufla, dostça ve de objektif şekilde ortaya koyuyor. "Türkiye'de işsizliği eğitim reformu çözer. Kaliteli bir eğitim için de ÖSS'nin kalkması gerekiyor" diyor ve sistemi enine boyuna irdeliyor. Bizim üniversite camiasının böyle bir kaygısı yok ki. Onlar YÖK'ün kuzu kuzu uslu çocukları olarak; milyarlarca dolar dershanelere ödenerek girdikleri sınavı kazanarak önlerine gönderilen gençleri, yine YÖK tarafından belirlenen müfredat uyarınca bir şeyler anlatıp, çoğunluğu seçmeli sorularla test usulü yapılan sınavlarla ve de son zamanlarda âdet olan görkemli mezuniyet baloları(!) ile iş hayatına gönderiyorlar. Sonra ne mi oluyor? Neler olmuyor ki? İş dünyası aldığı her elemanı önce muhakame edebilir, önüne çıkan problemleri kavrayabilir hale getirmek, sonra da mesleki bilgi sahibi yapmak için senelerce uğraşıyor. Tabii bu arada yıllarca emek verdiği elemanını başkalarına kaptırma riskini göze alarak. Altı yıl tıp tahsilinden sonra basit bir dikiş atmayı, beş yıllık ziraat fakültesinin ilgili bölümünden mezun olup basit bir fidan aşılamayı (bu örnek bendenizim), mühendislik okuyup bir eğe tutmayı bilmeyen binlerce insanla kalkınmaya çalışıyoruz. Olmuyor. Oluyor diyebilen de yok zaten. O zaman bırakalım şuculuğu buculuğu da eğitim sistemimizi taa ilkokuldan başlayarak cesaretle yenileyelim. Dikkat buyurunuz! Reformdan değil "yenilemekten" sözediyorum. Bu haykırışı "Adam yine köşesini doldurmuş. Ne yapsın garibim her gün bir konu bulmak kolay mı?" tarzında algılıyorsanız; o zaman sağda solda "Ne olacak bu memleketin hali?" diye söylenip durmayın!..