Konuşalım, gelişelim!

Bazen öğrencilerimden ziyaretime gelenler oluyor. Benim bu ziyaretlerde hoşuma giden tarz serbest sohbet ortamıdır. Çünkü insan beyni 'zihinsel kalıplar'dan kurtulabildiği ölçüde üretken oluyor ve sohbet tatlanıyor. Bunun için öncelikle tarafların statü ve titrlerini, unvanlarını bir kenara bırakmaları gerekiyor. Bizim toplum yapımızda bunun zor olduğunu bilenlerdenim. Siz ne kadar samimiyetle arkadaşça davranmaya çalışsanız da muhataplarınızı rahat bir ruh haline kavuşturmanız pek kolay olmuyor. Ancak çok gayretle bu problem çözülebiliyor. Aynı şekilde şirket ortamında tertiplenen toplantılarda da bu samimi havanın oluşturulması çok önemlidir. Aksi takdirde gergin bir havada sürdürülen toplantılardan gereken verimi almak mümkün olamıyor. Toplantıları başarılı kılacak bir atmosferi oluşturmak kendinden emin liderlerin daha kolay becerebildikleri bir şeydir. Diğer bütün iş süreçlerinde olduğu gibi toplantılarda da insanları 'Yönetmekten' vazgeçip onlara 'Liderlik etmek' gerekiyor. Yönetim konusuyla uğraştığımdan haberdar olan birçok insan sözü döndürüp dolaştırıp 'Yukarıya derdini anlatmadığına!' getirir. Biraz sohbeti koyulaştırdığımızda o şirkette 'Toplantı kültürünün' gelişmemiş olduğu ortaya çıkar. İnsanlar ikili görüşmekten genellikle çekindikleri üst kademelere uygun toplantı seanslarıyla da dertlerini anlatamadıkları zaman gerginlik daha da artar. Son zamanlarda yeniden gündeme gelen 'inovatif (yenilikçi, yenileşimci) şirket kültürü oluşturma' gayretleri de etkili bir 'şirket içi iletişim ağı' ile desteklenmelidir. Bu yüzden bendeniz her fırsatta 'insanların fikirlerini rahatça söyleyebildikleri, başlarına bir hâl gelmesinden korkmadan konuşabildikleri bir şirket kültürü oluşturmadan modern yönetim tekniklerine kafa yormak, boşa kürek çekmektir' der dururum. Haksız mıyım?