Gençliğimizde üniversitede asistan iken birçok araştırmanın saha çalışmasında görev aldım. Günlerce bazan aylarca süren bu çalışmalarda Türk köylüsüyle epey yakın temasta bulunmak, onun derin tecrübe ve kültüründen yararlanmak imkanı da buldum. Çok hatıralarım vardır o köylerde ve köy yollarında... Bir defasında Gediz Havzasının tarımsal ürün desenini araştırıyorduk. Bunun için tesadüfi örnekleme metoduyla seçilmiş tarım işletmelerinin envanterini çıkarıyoruz. Anket için seçilen köylülere işletmenin ekonomik durumunu tesbit için sorular soruyoruz. "Kaç dönüm arazin var, kaç ineğin var, kaç koyunun var, kaç tavuğun var?" gibi... Kendisini, ödev yapan öğrenciler olduğumuzu söyleyerek doğru bilgiler almaya ikna ettiğimiz tonton köylü amca bu sorulara korkarak da olsa cevap veriyor. Sıra ambar mevcudunu tespite geliyor. Soruyoruz: "Kaç kilo tohumluk var, kaç kilo yemeklik buğday var, ne kadar hayvan yemi var?.." Amca "Ay oğlum bunları ben bilemem ev sahibine sormalı" diyor israrla. Ben de dayanamıyorum "Amca köy yerinde kiracı mısın, ev senin değil mi?" diye sorunca "Oğlum ne kiracısı yahu ev sahibi diye evin hanımına deriz biz" diye benim kültürel cahilliğime hayret ediyor... *** Bir defasında da kooperatiflerle ilgili bir araştırmanın saha çalışması için yine köy yollarına düşmüştük. Anket için karşıma aldığım elleri nasırdan çatır çatır çatlamış, yüzü güneşten kavrulmuş, zarif poşususun altından zeka parıltılarıyla parıldayan minik gözleri yorulmuş bir başka köylü "erkan-ı harb" amcanın sözleri çınlıyor kulağımda: "Ay oğlum senin bu kopretif dediğin bi gantarın başında dokuz memurun durduğu yer deel mi?!." Gel de bu amcaya daha bir şeyler sor! Almanya'da da köylü kesimiyle bu anlamda epey temasım oldu. Köylü her yerde aynı. Aynı hazırcevaplık, aynı pratiklik... *** Bu köy seyahatlerinde bana keyif veren bir de oyundan bahsedeyim sizlere... Köye arabayla girerken nereden çıktığını anlayamadığınız bir sürü köpek sarar etrafınızı ya. İşte benim en büyük zevkim; köpekler saldırınca ani bir frenle arabayı durdurmak ve o anda köpeklerin şaşkınlık içinde durup bir anda arabanın etrafını sarmaları, o koca sevimlilerle cam arkasından göz göze gelmek, biraz daha durunca canı sıkılan köpeklerin arkalarını dönüp gitmeleri... Hoş oyundur gerçekten. Türkiye'nin birçok köyünde oynanmış hep aynı sonuç alınmıştır... Hani diyorum, Danimarka'daki köpeklere de aynı şekilde davranılsa, aynı tepki alınır gibime geliyor!..