Krizden çıkış yolu

A -
A +

Okuyucularımızdan sayfamıza sıkça sorulan sorular "Krizi nasıl atlatacağız?" "Krizden nasıl güçlenerek çıkacağız", "Bu krizi nasıl fırsata çevirebiliriz?" şeklinde. Biz de takımımızla birlikte dilimizin döndüğü, aklımızın yettiği, bilgi, beceri ve tecrübemizin çerçevelediği ölçüde cevap vermeye gayret ediyoruz. Fakat; okuyucularımız ısrarla bizden hazır reçete, kolay formül ve günlük çözümler bekliyorlar. Böyle bir şeyin olmadığını gerçi onlar da biliyor. Bu sebeple bugünkü yazımızda, anılan soruların cevaplarına yönelik olarak, önceki yazdıklarımıza bazı ilâvelerde bulunmaya gayret edeceğiz: Dünya kurulduğundan bu yana hiçbir bunalım, buhran, afet ve kriz devamlı kalmamıştır. Belli bir başlangıcı vardır ve sonunda biter. Ancak biz krizden az etkilenmek, onu yönetmek, hatta ondan yararlanmak yani fırsata dönüştürmek noktasında yapılacakları düşünmek ve uygulamak durumundayız. Yoksa kara gün kararıp kalmayacaktır ve her gecenin bir sabahı, her külfetin karşılığında da bir nimet vardır elbette. En önemli husus; dünyadaki her şirketin; aynen insan gibi kendine has kimlik, karakter ve özellikler taşıyor olmasıdır. Her şirketin kurucusundan kaynaklanan özel yapısı, misyonu, vizyonu, stratejisi var ve her biri çalışanlarıyla, müşterisiyle, sektör ve pazarıyla, üretim-pazarlama ve tanıtım anlayışıyla kendisini benzerlerinden ayıran niteliklere sahip. Bu bakımdan problem her ne kadar genel ise de, şirketlerin belirtilen özelliklerine bağlı olarak kriz çözümleri kendine has, özel ve farklı olmak durumunda. Öğrenmek ve yenilikçi olmak Tabipler "tıpta hastalık kavramı yok, hasta vardır" diyerek; her hastanın durumuna göre farklı teşhis ve tedavi uygulanması ve reçete hazırlanması gereğine işaret ederler. Şirketler için de durum çok farklı değil. İsabetli kriz reçetesi de ancak; o şirketin önce durumunun iyi anlaşılıp analiz edilmesini gerekli kılıyor. Bu noktada danışmanlık şirketlerine ve danışmanlara ihtiyaç var. Çünkü her şirket ve yöneticide ister istemez, yönetim literatüründe 'işletme körlüğü' olarak adlandırılan durum etkin oluyor. Her şeyi seyrettiğimiz gözlerimizin kendini görmekten aciz olması ve insanın genellikle kendi kusurlarını görememesi gibi yönetici veya çalışanın da şirketini tek başına analiz etmesi güç. Bu noktada farklı bir göze, farklı bir bakış açısına ihtiyaç bulunduğu ortada. Yeni yönetim tekniklerinden haberdar, Türkiye'deki şirket kültürünü ve Türk insanını tanıyan, dürüst, samimi ve sır saklamasını bilen danışmanlar gerçekten şirketlere çok büyük değer katmaktadır. Çok önemli olan bir diğer nokta şirketi öğrenen bir şirket haline getirmek. En tepe yöneticisinden en alttaki çalışanına kadar; şirketin bulunduğu sektör, pazar ve iş yönetimiyle ilgili kitap, dergi, web sitesi ve benzeri periyodik yayınların çok iyi bir şekilde takip edilmesi gerekmektedir. Okunan bu yayınlar da belirli toplantılarda paylaşılmalı veya altı çizilmiş veya özetlenmiş bölümler, iletişim panolarında bütün şirket çalışanlarıyla paylaşılmalı. Aynı amaçla; bu alanda öne çıkmış, öncü eğitim ve danışmanlık kuruluşlarının seminer veya konferanslarına katılım alışkanlığını kazanmak da çok önemli. Kişisel gelişim sağlayan ve şirketin önünü açacak bu seminerler in-house olarak şirkete de alınmalıdır. Böylece bir taraftan yönetici ve çalışanların bilgi ve becerileri gelişirken, diğer taraftan moral ve motivasyonları da artırılmış olacaktır. Ayrıca 'yenilikçi olmak' gerekmektedir. Şirketin, yönetimde yeni anlayışa en hızlı biçimde ayak uyduran ve değişimi yöneten bir şirket olması gereği vardır. Yenilikçi olmak için şirket içinde öneri geliştirme ve fikir üretiminin teşvik edilmesi ve ödüllendirilmesi gerekir. Nihayet; herhangi bir krize girmeden önce şirketi krize dayanıklı hale getirmek, muhtemel kriz senaryolarına karşı kriz portföyünü oluşturmak ve bunun yönetimi için de kriz yönetim takımını önceden oluşturmuş bulunmak gerekmektedir. Yani iş yangın söndürmek değil, önceden tahmin ederek yangını önlemektir. "Önümüzü göremiyoruz!", "battık!", "yandık!" şeklinde krizlere negatif tepki vermek yerine pozitif bir anlayışa sahip olarak "ne yapıyoruz?", "nasıl yapıyoruz?", "kimlerle yapıyoruz" sorularına kafa yormak suretiyle, krizleri çözüm ortaklarımızla birlikte aşmamız gerekiyor. Şeffaflık, samimiyet ve güven içerisinde ve dürüstçe her türlü bilgi ve gelişmeyi müşteri ve çalışanlarımızla paylaşmalıyız. Her şeyden evvel, krizlerden güçlenerek çıkmak ve krizleri fırsata çevirmek için iyi bir danışman ihtiyacını kabullenmeli, krize dayanıklı şirket kültürünü oluşturabileceğimiz ve yeni yönetim anlayışlarını uygulayabileceğimiz bir kültürün oluşumu için eğitimlerden yararlanmalıyız. Sonuç olarak; ayakta ve hayatta kalmak için, gelişim ve değişim için fikir sahibi olmamız gerekiyor. Fikir sahibi olmak için bilgilenmeliyiz. Bilgi sahibi olmak için okumalı, düşünmeli, araştırmalı, eğitimlerden ve seminerlerden yararlanmalı ve danışmanlık hizmeti almalıyız. Şu kriz ortamında bile yüzü gülen ve iş yapan şirketlere baktığımızda, yukarıda ifade edilen tavsiyelerden ve eğitimlerden ne kadar yararlanıldığını kolayca görebiliriz. Eğitim seminerleri doludizgin Hafta içinde şirketler, krizden güçlenerek çıkmak ve çalışanların moral ve motivasyonunu yükseltmek için yoğun bir eğitim çalışması içindeydiler. 15 Nisan Pazar günü Adapazarı'nda Barel Bilgisayar'ın sponsorluğunda 'Krize Dayanıklı Şirket Kültürü Konferansı' İDEM tarafından gerçekleştirildi. Seminerde, aralarında Federal Elektrik, Erdem Çelik ve Lucas Elektrik'in de yer aldığı çok sayıda firmadan katılımcılar vardı. İki gün sonra İzmir'de KOSGEB İzmir Bölge Müdürlüğü'nün davetlisi olarak çok sayıda KOSGEB üyesi firmadan 68 katılımcı ile yine İDEM tarafından gerçekleştirilen 'Krize Dayanıklı Şirket Kültürü Konferansı' beğeniyle izlendi. İDEM'in 19 Nisan Perşembe günü Radisson SAS Konferans Merkezi'nde gerçekleştirdiği genel katılımlı 'Takım Çalışması ve Liderlik Semineri'ne de ilgi büyüktü. Katılımcılar seminer sonrasında çok yararlandıklarını ve krizde eğitimin öneminin daha da arttığını yaşayarak gördüklerini ifade ettiler.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.