Son yılların yönetim dünyasına getirdiği en önemli anlayışlardan biri, sistem yaklaşımıdır diyoruz ya hep; bugün de iş dünyamızı bu anlayışla ele alalım dedim. Zor bir problem ama denemeye değer. Öncelikle iş hayatının en önemli unsurunun insan olduğunda anlaşıyor olmalıyız. O zaman insanı doğumundan hemen sonra, hatta son yıllardaki tespitlere göre doğumundan önce ele almalıyız. Onu ilerdeki özel ve iş hayatında başarılı olmasını sağlayacak şekilde; öğrenmeye açık, önyargısız, komplekslerinin esiri olmayan, insan olduğunun ve insanlığa hizmet etmenin şuurunda, her işin önemli olduğunun farkında, tüm gayretini gösterdikten sonra kavuştuklarına razı olan, hasetlik kıskançlık doymazlık gibi kötü huylardan arınmış bir 'iyi insan, iyi vatandaş' olarak yetiştirmeye çalışmalıyız. Bu konuda maddî ve manevî bütün imkanlardan; akıllıca ve şuurluca ve de ilmî baza dayandırılan sistemler bütünlüğü içinde faydalanmalıyız. Sonra bu şekilde itinayla ve özenle yetiştirdiğimiz bu insanlara tüm bilgi tecrübe ve kabiliyetlerini rahatça toplumun ve insanlığın istifadesine sunabilecekleri hukukî, idarî sistemleri sağlamalıyız. Bu konuda devlet yapısı olarak gerçek anlamda demokratik ve laik bir hukuk düzeni kurmak en öncelikli derdimiz olmalıdır. Sonra da çeşitli yollarla ekonomik gücü aktardığımız şirketler ve kurumlarda da insanların tabiatlarına uygun bir çalışma ortamını oluşturmaya gayret etmeliyiz. Bunun için değişen şartlara ayak uydurabilen yönetim tarzlarına kafa yormalı, kendi kültür özelliklerimizi göz ve gönüle alan kendi yönetim ekollerimizi geliştirmeye çalışmalıyız. Demokrasinin; daha iyisi şu an mevcut olmayan tek yönetim tarzı olduğunu kabul ettiğimize göre, bu düzenin en iyi şekilde yürümesi için; demokrasinin en etkili denetleyicileri olan sivil toplum kuruluşlarını yepyeni bir anlayışla ele almalı, onları devletin kuklaları ya da toplumun angaryaları olmaktan kurtarmalıyız. Yapıcı anlayışla tenkit Hep beraber kararlaştırdığımız hukuki düzenlemelerle kurduğumuz hükümetlerin icraatını sırf ideolojik kaygılarla değil, sistem bütünlüğü içinde, hatta komplo teorileri ışığında analiz edip, yapıcı bir anlayışla tenkit etmeliyiz. Dünyanın son onbeş yirmi yıldır gerçekten eskiye nazaran çok hızlı bir değişim sürecine girdiğini idrak edip, bu değişim fırtınalarına dayanmanın milletçe çok iyi kenetlenerek mümkün olduğunu birbirimize her fırsatta hatırlatmalıyız... Bu köşede ihtisasa saygı esasına göre köşenin adına uygun konuları ele alıyoruz malum, ama iş dünyamızın kavanoz içinde olmadığı da ayrı bir malum. O bakımdan iş hayatını sistem yaklaşımıyla ele alalım dedik. Yoksa maksadımız manzara koymak değildir!