İnsan belli bir yaştan sonra olan biteni daha bir soğukkanlılıkla değerlendirebiliyor. Çünkü 'Ben bu filmi önceden de görmüştüm' diyebildiği olaylarla karşılaşma imkânı yaşlandıkça daha çok artıyor. Bizim memlekette de o kadar çok film sahneye konuluyor ki sormayın gitsin. İşte bu filmlerle aşırı derecede meşgul edilen bizler dünyada olup biteni algılamada çok zorlanıyoruz. Mesela bundan on on beş yıl önceleri bir özelleştirme gayreti başlamıştı. Çünkü devlet eliyle yönetilen hiçbir iktisadî teşebbüs, hiçbir şirket verimli ve kârlı olamıyor, bu faaliyetlerden doğan görev zararları dolayısıyla hazine bir türlü belini doğrultamıyordu. Kara delikler çoğalıyor ve büyüyordu. Bütün dünya hatta bütün eski komünist ülkeler bile bizden çok sonra başladıkları özelleştirme faaliyetlerini bizden önce bitirdiler. Biz ise hâlâ bu konuda patinaj yapıp duruyoruz. Hatırlayınız Telekom şirketimizi özelleştirmek istediğimizde, yirmi yirmi beş milyar dolar gibi ekonomimizi belki de düze çıkaracak bir özelleştirme imkânı; gülümsemeyi unutmuş bir profesör ve onun açtığı dava sebebiyle akamete uğramış sonraları bu özelleştirme iki üç milyar dolara yapılmıştı. Şimdi neden diye sorunca 'bu iktidar başarılı olmasın da, memlekete ne olursa olsun' anlayışından başka bir izah bulamıyorum kendimce. Hâlbuki böyle mi olmalı? İnsanlar kendilerinden önce memleketlerini düşünmeli değiller mi? Dağa taşa 'Önce Vatan' yazan bir millet böyle mi davranmalı? Emin olun gerçek anlamda el ele versek neler olur neler. Ancak bu satırları okuyan birçok insanın 'Tuzu kuru herif yine hayallere dalmış, köşesini doldurmaya çalışıyor' dediklerini duyar gibiyim. Ancak bu son referandumdan sonra millet büyük oranda birbirine yaklaştı. Yaygaracıların seslerinin çok çıktığına bakmayın. Yaygaranın etkili olduğu günler geride kaldı. O zamanlar bir manşetle hükümet deviren, bir manşetle ortalığı karıştıran yayın organları ve onların havalı ve cakalı yöneticileri artık düşünüp! yazmak zorundalar. Çünkü internet herkesi olduğu gibi onları da hizaya soktu. Baksanıza son günlerde en çok yaygara kopardıkları HSYK seçimlerinden sonra nasıl süklüm püklüm oldular. Bir memlekette şeffaflık arttıkça o memleketin insanlarının da yüzleri aydınlanıyor. Aydınlık yüzler çoğaldıkça geleceğe olan ümit ve güven de artıyor. Rahat okunan bir yazı oldu değil mi? Kuzuluk Kaplıcalarının verdiği rahatlık yansımıştır muhakkak. ..... (*) Merhaba, Arapça 'rahat' kökünden gelir diye duymuştum.