Güzel atasözlerimiz, dünya kültürüne hediye ettiğimiz muhteşem beyitlerimiz var. Uzun uzun köşe yazısı yazacağımıza, bir beyitle işi bitirmek bile mümkün. "Halep orada ise arşın burada"... Hani bir kişi Halep'te şöyle bir hamlede 20 arşın atladığını söylemiş olmalı ki, bir ata da öyle deyivermiş. Bir arşın 60-70 cm kadar bir uzunluk olsa gerek. Bir de meşhur Ziya Paşa'nın bir beyti aklıma geldi hemen: "Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz, Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde..." Yani fazla lafa hacet yok, uzun yıllar boyunca millete, biz şöyle astık böyle kestik, işte şöyle kalkındık, böyle yürüdük demenin gereği yok. Yaptıklarımızın sonucu ortaya koyduğumuz işlerle anlaşılır. Hani gençler de oy verecekler ya. Onlar da iyice anlasınlar dedim. Geçen bir yazı da ortalama fert başına milli gelirimizi, "arşın" olarak ortaya koymuştum. Boyumuzun ölçüsünü almıştık. Bugün "yeni bir arşın" daha geldi. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı raporundan. Haberde detayları bulacaksınız. Bu ölçü maddi olmaktan çok bir ülkenin en önemli mânevi varlıklarını ölçümlüyor. "İnsani Gelişmişlik" diye isimlendirilen bu ölçüte göre geçen yıla nazaran üç puan daha gerileyip 85'inci sıraya düşmüşüz. Sivil özgürlükler, siyasi haklar, basın özgürlüğü, siyasi istikrar, kanun ve düzen, hukukun üstünlüğü, yolsuzluk endeksi, hükümetin etkinliği gibi kriterler açısından berbat durumdayız. Raporda belirtilen önemli konu, bu kriterler açısından kötüye giden ülkelerin otoriter rejimlere kayma tehlikesi. O zaman bütün bunları terazinin bir kefesine; ülkedeki bunca dehşetengiz problemlere rağmen siyasilerin sergiledikleri davranışları diğer kefesine koyun ve düşünün. Bu ülkenin bu hale gelmesinde size düşen payı da hesaplayın. Ve ona göre davranın. Nasıl mı? MESELA; bütün partilerin programlarını, tüzüklerini inceleyin, size en uygun olan partiye kayıt olun. Yıllardır sizi yönetenleri kendi koyacağınız kriterlere göre değerlendirin. Hangileri seçmene yaranmaya, hangileri ülkeye yarar hizmetler sunmaya çalışmışlar karar verin. Dünyada neler olup bittiğine kafa yorun. Sadece televizyon ve gazetelerden duyduklarınıza göre değil, aklı başında yazarların kitaplarında yazdıklarına göre hüküm vermeye çalışın. Bütün bunları yaparken esas işinizi de ihmal etmeyin. Bulun, üretin, alın teri dökün. Korkmayın canım, görmediniz mi, bu paragrafın başında kocaman bir mesela dedik... Hadi kolay gelsin yine de. Seçimlere bir de böyle hazırlanalım bakalım ne olacak? Var mısınız?