Millî Kahramanlar...

A -
A +

Yanlışım varsa düzeltin lütfen. Bizim Anadolu'nun müteşebbislerinin ilk işe başladıkları 1800 küsurlu ve tanzimatlı yıllarda "ithalat'a prim, ihracata vergi" uygulamasına tâbi idiler. Yanisi, çoğunluğu gayri müslim tebaadan oluşan ithalatçılar ödüllendiriliyor, el nasırlı, alın terli, yürek pır pır risk alıp üretip dışarıya satmaya çalışanlar cezalandırılıyordu. Osmanlı'nın yıkılması öyle sadece siyasi sebeplere dayanmıyor demek ki. Sonrası malum. Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk'ün direktifiyle İzmir'de toplanan 1. İktisat Kongresi iş hayatımıza "hususi teşebbüs'e dayanan" yani özel sektör ağırlıklı bir kalkınma modelini tavsiye etmiş, beş altı yıl devam eden bu anlayış 1929'un meşhur ekonomik krizi sebebiyle aniden terkedilmiş, birinci dünya savaşının galipleri arasında yer alan ve komünizmin cicim aylarını yaşayan Rusya'ya müteaddit ziyaretler yapan İsmet İnönü'nün katkılarıyla "merkezi" idareli bir yönetim tarzı benimsenmişti. O zamanki tek parti olan CHP'nin altı okundan biri olan "Devletçilik" anlayışının gölgesine sığınanlar yeni yeni palazlanmaya başlayan "Türk Özel Tesebbüsüne en büyük darbeyi o zaman indirdiler. Bütün kaynakların devletin eline verildiği ve sloganlarla verimliliğin artacağının sanıldığı uzun yıllar süren bu ekonomi politikası içinde Türk iş dünyası kendi kabuğuna çekilmek zorunda kaldı. 1950'lerde Adnan Menderes ve Demokrat Parti'nin Türk özel sektörüne biraz nefes aldırdığını görüyoruz. Ama devletin ekonomideki ağırlığı azalmıyor, hatta yeni KİT'ler (Kamu İktisadi Teşebbüsleri) kurulmaya devam ediliyordu. Herşeye rağmen biraz kendine gelen iş dünyamızın özel kesimi 1960'da yapılan askeri ihtilalle belki yirmi yıl geriye döndü. Kaynakları israf eden devletçi anlayış "Planlar"la daha da etkin hâle getirildi. Demokrat Parti'nin gerek siyasî gerekse ekonomik anlamda takipcisi görünümündeki Adalet Partisi iktidarında yine biraz nefeslenen özel sektör, 1974'de belki de tarihinin en büyük darbesini yedi. Kıbrıs'ta ne olup bittiğini anlayamadan Kıbrıs fatihi Karaoğlan olarak lanse edilen Bülent Ecevit, Türkiye'ye altın kâse içinde sunulan "Ortak Pazar Üyeliğini, Slogan atma"daki büyük hünerbazlığını sergileyerek, "Onlar Ortak - Biz Pazar" özdeyişiyle! elinin tersiyle ve o zamana kadar bir türlü kendine gelemiyen özel sektörün büyük aktörlerinin de teşvikiyle itiverdi. Sonra 1980'e kadar süren karmakarışık siyasî ve sosyal olaylar sebebiyle ekonominin darboğaza girmesi ve binlerce insanımızın ölümüne yol açan anarşinin azması ve 12 Eylül İhtilali.. Sonra Özal'lı güzelim yıllar. Hatasıyla sevabıyla "Türk İş Dünyasının" global hedeflerinin olabileceği inancını gönüllere yerleştiren Özal ve ekibi Türkiye'yi Birinci İktisat Kongresi'nde benimsenen anlayışa taşıdılar. Ne güzel gidiyorduk. Ama Rahmetli Özal'ın Çankaya'yı tercihi ülkeyi ve iş dünyamızı yine çıkmazlara sürükledi. Sonra 2002 seçimleri ve Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının gerçekten Özal'ın başlattığı misyonu ve hareketi samimiyetle devam ettirdikleri, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girme hayalinin gerçeğe dönüştüğü son üç yıl. Ne kadar güzel gidiyorduk. Ama rahat bize herhalde batıyor, istikrarlı bir ortamda üretip keyfine bakmak afedersiniz "bizi bozuyor" olmalı, ülkeyi krize sokacak ne varsa deniyoruz. Sonra yine biraz çalkantı, yelkenler suda, "aman kriz olur mu?" sorusu kafalarda. Şimdi bütün bu olan bitenler arasında, riske katlanan, üreten, ter döken, sabreden iş adamlarımız sizce de "Milli Kahramanlar" olmayı haketmiyorlar mı? İnanın bu insanlar kavga dövüşün olmadığı bir ülkede bu gayretle neler başarırlardı. İnanmıyorsanuz Almanya'daki Türk müteşebbisler neler başarıyolar oraya bir bakın. Şimdi bugüne kadar yazdığım en uzun yazımın sonuna geldik. Sayın Başbakan'dan rica ediyorum. "Lütfen, ülkeyi yeniden darboğazlara sokacak gelişmelere fırsat vermeyin. Bütün enerjinizi buna harcayın bu günlerde. Toplayın ekibinizi, konuşun kavga edin, tartışın, ama anlaşın ve ülkenin önünü kapatmak isteyenlere fırsat vermeyin. Her şeye rağmen ülkemizi yüzmilyar dolarlık ihracat hedefine ulaştıran, 2023'e 500 milyar dolar vizyonunu telaffuz edebilen, "Millî Kahramanlarımıza" madalya takmayın ama, onların hayallerini de karartmayın!"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.