Misyonerler yine cirit atıyorlar mı?

A -
A +

Almanya'dan 70'li yılların ortalarında olağan bir sokak manzarası... Bir köşede takım elbiseli, kravatlı, ellerinde Yehova Şahitlerinin broşür ve kitaplarını hiç kıpırdamadan saatlerce tutan ve sorulmadıkça kimseyle birşey konuşmayan beyaz tenli gençler... Diğer tarafta "komünizmin faziletleri"yle ilgili bağıra çağıra nutuk atan saçı sakalı birbirine karışmış gence, "Eğer çok meraklıysan komünist düzene, işte Doğu Almanya, git orada yaşa!" diye kafa tutan tombul pembe yanaklı, "bira göbekli" Alman işçi genç... Biraz ileride kilise için yardım toplayan bir grup rahip ve rahibe... Biraz daha ileride para toplayıp camiye çevirmek için satın aldıkları kilisede harıl harıl çalışan müslümanlar... Ama insanlar kavgasız gürültüsüz işlerine bakıyorlar. Bizim için oldukça değişik bir ortam. "Çocuklar ben şunu anlamıyorum!" İnsan üç dört yıllığına da kalsa bu ortamdan etkileniyor haliyle. İşte bu etkileşimdem dolayı olsa gerek, arkadaş çevresinde geçenlerde bir laf ettim: "Çocuklar ben şu 'Hıristiyan misyonerleri gençlerimizi aldatmak için İncil dağıtıyorlar. Emniyet güçleri uyarıldı. Misyonerler yakalandı, mahkemeye çakarıldılar' muhabbetini anlamıyorum. Her insanın inancını özgürce açıklama ve yaymaya çalışması temel haklardandır. Avrupa'da bu böyledir. ABD'de Clinton döneminde bu hakkın memurlarda kısıtlamasını önlemek için genelge bile yayınlanmıştı hatırlarsınız. Hani her memur dini inancıyla ilgili propagandayı mesai saatlerinde bile yapabilir, inancıyla ilgili kitapları masasının üzerinde bulundurabilir... benzeri hükümler içeren bir genelgeydi. Ayrıca Avrupa Birliğinin "Hıristiyan kulübü" olmasına bozuluyorsak, o zaman Hıristiyanların inançlarını yaymaya çalışmalarına kızmamalıyız! Korkmaya da gerek yok çünkü Hıristiyan olan müslüman pek duyulmuyor ama, Müslüman olan diğer din mensupları çok fazla. Nitekim dünyada bu trend hayli kuvvetli bir şekilde görülmektedir..." Çevremdekiler o zaman, "Hassas bir konu abi!" diye uyardılar beni... Kendisini ve icraatını henüz tam anlamıyla tanıma imkanı bulamadığım yeni Diyanet İşleri Başkanını izledim pazar günü Kanal 7'de. Beni rahatlatan konuşma... Sevimli kendinden emin bir beden diline sahip olan Prof. Dr. Sayın Ali Bardakoğlu, Hıristiyan vatandaşların hatta vatandaş olmayanların da inançlarını yayma hürriyetinin olması gerektiğini söyleyince bir bakıma rahatladım. Çünkü Avrupa Birliği yolculuğunda kararlı isek, zaten bu hürriyetlerin kısıtlanması söz konusu değil. Bugüne kadar pek çok din görevlisinin seslendirmediği bu konuda rahat ve kendinden emin tavırlar sergileyen Prof. Dr. Sayın Ali Bardakoğlu'nun toplumsal huzura müspet katkısı olacağına inandığım bu düşüncesini milletimizin çoğunluğunun tasdik edeceğine inanıyorum. Yeri gelmişken bu "zor" ve "hassas" görevde başarılar diliyorum kendisine...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.