"İnsan demek aciz demek." Bir büyüğümüz bunu çok sık tekrarlardı. Bazı atasözlerinin mânâsı başa bir şeyler gelince daha iyi anlaşılıyor. Japon milletinin başına gelenler daha başka yerlerde de birçok milletin başına gelmişti. Ancak o milletler ekonomik ve teknolojik açıdan Japonya'dan daha geri seviyede olduklarından insanın acizliği o olaylarda bu kadar etkili şekilde anlaşılamamıştı... Japonlar; gerçekten geleneklerine ve öz kültürlerine bağlılık açısından olduğu kadar çalışkanlıkları, vatanseverlikleri, vakar ve kibarlıkları ile de temayüz etmiş bir millet. Yakından tanıma imkânı bulanlar bu tespitimize katılacaklardır. Felaket sonrası yayınlanan video ve fotoğraflarda çok büyük bir kargaşanın yaşanmadığı görülüyor. İnsan ne de olsa insandır bazı anlarda tabiaten fevri ve bencil davranabilir. Ama genelde Japon milleti "kriz yönetimi"nin en önemli şartı olan "sükuneti muhafaza" konusunda örnek bir davranış sergiliyorlar. Ekonomik ve teknik güçleri ve vatansever hasletleriyle bu büyük felaketin yaralarını da sararlar. Belki bu iyileşme kısa vadeden orta vadeye sarkabilir. Ama zaman daima en iyi ilaçtır. Bütün dünya bu son felaketten sonra ellerini başının arasına alıp düşünmek zorundadır: "Tabiata bu kadar yüklenmek doğru mu?.." "Bu kadar tüketim delisi olmanın, dünyanın ve insanlığın başına çorap örecek tarzda üretmek ve bu kadar bencilce tüketmek için, bu kadar çok enerjiyi sarf etmek akıllıca bir yol mudur?.." "Daha mütevazı yaşasak, ürettiklerimizi dünya yüzünde yaşayan diğer hemcinslerimizle insanca paylaşsak olmaz mı?.." Hani ne derler "Krizler aynı zamanda fırsatları da içinde taşır." Hepimiz; bütün siyasiler, bürokratlar, milletlerarası kuruluşlar, fert fert herkes; memurlar, sanayiciler, işçiler, diktatörler, seçilmiş devlet başkanları, analar, babalar, yaşlılar, gençler, "Bu dünyanın kıt kaynaklarını israf etmeden bizden sonraki nesillere nasıl ulaştırabiliriz?" sorusunu gündemimizin değişmez maddesi haline getirmeliyiz. Bugün çoğunuz bir benim yazdıklarıma bir de memleketin gündemine bakıyor ve "Bu adam ne diyor arkadaş, sanki başka bir gezegende yaşıyor!" diyorsunuz, haklısınız. Başınızı ağrıttığım için özür dilerim!..