Bizim gençliğimizde Amerikalılar Vietnam'a saldırmışlardı. İlk günlerde Amerikan ordusu bayağı havalı bir şekilde işe başlamış, düzenli birlikler halinde çıkarma yaparak ve de "hava bombardımanı" tarzında bomba yağdırarak ilerlemeye başladılar. İlk anlarda hemen hiç direnişle karşılaşmadıkları için herkes bu iş bitti diye baktı olaylara... Aynı şekilde Ruslar da, Afgansitan'a saldırmıştı bir süre sonra. Onlar da muhteşem tanklarına ve helikopterlerine güvenerek giriştiler işgale. Onlar da ilk günlerde "Kızılordu"nun düzenli ve disiplinli havasına güveniyorlardı. Afganistan'da da iş bitti dediydik hepimiz. Ancak sonradan gerek Amerika'nın havalı cakalı, uçak gemisi destekli, kendine göre anlı şanlı deniz piyadeleri, gerekse Rusya'nın haşin tabiatlı, tank destekli askerleri perişan bir halde Vietnam'dan ve Afgansitan'dan çekip gitmek zorunda kaldılar. İşte bu iki büyük harekât askerlik alanında yeni bir çığırın açılmasına sebep oldu. Eski anlayış düşmanı elinden geldiği kadar her yönüyle tesbit edip, sonra yukarıda kurmay heyetin hazırladığı stratejiler çerçevesinde aşağı doğru her birliğin görevlerinin belirlenmesi, sonra bu görevler için gerekli taktik ve muharebe planlarının onlara dikte edilerek şavaşın kazanılmaya çalışılması şeklinde özetlenebilirdi. Bu anlayışta alt kademelerin fikirlerinin alınması çok gerekli haller dışında gerekmezdi. Ön safta çarpışanların inisiyatif kullanacakları alanlar oldukça dar idi. İşte bu yönetim tarzıyla düzenlenen ve yönetilen iki muazzam güç, Afganistan'da ve Vietnam'da, dışarıdan bakıldığında hiçbir şeye benzemeyen hatta "çapulcu sürüsü" diye hafife alınan "vurucu tim"ler karşısında bozguna uğradılar. Bu gerilla timleri "vatanlarını savunma" vizyonu çerçevesinde, birbirleriyle en iyi şekilde haberleşerek, ancak birbirlerinden tamamen bağımsız şekilde yönetilen, esnek bir yapıya ve yönetim tarzına sahip birimler idi. Bunların amansız "vurkaç"ları dünyanın iki büyük askerî gücünü dize getirmişti. Düzenli ordular gibi... Sanayi çağının başlarında şirketlerin yapılanmaları o zamanın gözde kuruluşları olan düzenli ordular örnek olarak oluşturulmuştu. Şirketler de onlar gibi üst yönetici ve kurmaylarınca hazırlanan strateji ve planlara uygun olarak yönetilir. Rakipler ve müşteriler dar bir alanda ve büyük ölçüde belirli olduğu için bu yönetim tarzı başarılı sonuçlar almaya yarardı. Ama şimdi piyasada iş bitirici "tim"ler gibi esnek yapı ve yönetime sahip "vurkaç" tarzı çalışan, girişim gücü yüksek birçok şirket türemeye başladı. Hele bunların bilgi çağının, teknolojik imkânlarını ele geçirenlerinin önünde durulamaz oldu. Bir Microsoft, bir Amazon.com, bir Google'ı düşünün, bir de bunların karşısında acz içinde kıvranan anlı şanlı ve de klasik yönetim anlayışlı rakiplerini. Sizce gelecekte bu savaşı kim kazanır?